Free Essay

Capadocia

In:

Submitted By yoonji522
Words 3740
Pages 15
KAPADOKYA
001 BÖLGENİN COĞRAFİ OLUŞUMU

1. Kapadokya bölgesi, dünyada doğa ile tarihin muhteşem bir şekilde bütünleştiği ender yerlerden biridir. 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasan ve Güllü Volkanik Dağları’nn püskürttüğü lav ve küller, 10.000 km2lik bir alanda yumuşak bir tüf tabakası oluşturdu. Tüf tabakasının üzeri yer yer sert bazalttan oluşan ince bir lav tabakasıyla örtüldü. Ancak, yağmur, kar ve rüzgâr yumuşak tüf tabakasını aşındırıp, bazalt kayayı, üstte şapka gibi bırakarak, bir koni biçimine soktu. Bu değişik ve ilginç biçimli kayalara halk bir ad yakıştırdı: "Peri bacası". Bazalt örtüsü olmayan tüf tabakları ise, erozyonla vadilere dönüştü. Daha sonraları insanın el emeği ve duygusu işe koyuldu. Konik tepeler ve kaya yüzeyleri oyularak, kilise ve şapel olarak biçimlendirildi. Hıristiyanlık döneminde, Kiliseler ve şapellerin içi İncil’den alınan sahnelerle süslenmiştir. Böylece bu bölgede yöresel İkonografi ve Freskler oldukça gelişmiştir.

2. Kapadokya'daki ticaret ve kaynaklar oldukça iştah açıcı olduğundan, bölge geçmişte birçok kez işgale, saldırıya ve yağmaya maruz kalmıştır. Bu tip saldırılardan kendilerini koruyabilmek için bölgenin yerel halkı girişi gizlenebilen mağara ve oyuklarda yaşamayı seçmiştir. Böylece ortaya Yeraltı Şehirleri gibi korunaklı ve güvenli sayılan yerleşim alanları çıkmıştır. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan volkanik taş, yörenin yapısından dolayı yumuşak olduğundan rahat işlenebilmekte, ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanaklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir. Ayrıca yapıların içi, yazın serin, kışın ise ılık olmaktadır. Bu sayede hem barınmak, hem de yetiştirilen bitkilerin muhafaza edilebilmesi için çok elverişlidir. Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı, yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almıştır. Kayalara oyulmuş geleneksek Kapadokya evleri ve güvercinlikleri, yörenin bu mimari özgünlüğünü ifade eder. 18. yüzyılda yapılmış Güvercinliklerin yüzeyi yöresel sanatçılar tarafından zengin bezemeler, kitabeler ile süslenmiştir. Hıristiyanlığın da etkisiyle, şarapçılık ve üzüm yetiştiriciliği bu bölgede geçmişten günümüze varlığını sürdürmektedir. Bütün bu unsurlar sayesinde Nevşehir ili ile Avanos ve Ürgüp ilçeleri arasındaki 40 km2’lik alan, UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine dâhil edilmiştir.

002 KAPADOKYANIN KEŞFİ VE AVRUPA

1. Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. …. Hititlerden sonra sırasıyla Persler, Büyük İskender, Roma, Selçuklu ve Osmanlılar bu bölgede hüküm sürmüşlerdir. Zaten bugün kullanılan Kapadokya adı, Perslilerin hüküm sürdüğü dönemden kalmıştır. Pers dilinde Kapadokya : "Güzel Atlar Ülkesi" anlamına geliyor. Diğer ülkelerden gelen prensler, soylular ve komutanlar ata binme derslerini Atlarıyla ünlü bu bölgede alırlardı. ….
2. Avrupa’nın Kapadokya’dan haberdar olmasının başlangıcı 18.yüzyıla dayanır. Kapadokya’yı Avrupa’ya tanıtan, Fransa Kralı 16. Louis tarafından 1705’te görevlendirilen Fransız seyyah-araştırmacı Paul Lucas’tır. …… Bunun üzerine Avrupa’da Kapadokya’ya olan ilgi artmıştır. Kapadokya ile ilgili en etkileyici tanıtımı yapan ise, Fransız seyyah Charles Texier’dir. 1833 ve 1837 yılları arasında Anadolu’ya yaptığı gezilerde Kapadokya’ya uzun zaman ayıran Texier, gezilerinin sonuçlarını gravür ve planlarıyla birlikte bir kitapta yayınlamış. Böylece Kapdokya’ya ilişkin bilimsel araştırma ve yayınlar 19.yüzyılın sonunda başlamıştır.

003 GÖREME AÇIK HAVA MÜZESİ

1. 2.yüzyılın sonlarında Kapadokya'da önemli sayıda Hıristiyan toplumu bulunmaktaydı. 4.yüzyılda Kapadokya, üç büyük aziz; Kayseri piskoposu Büyük Basilios, kardeşi Nyssa'lı Gregorios ve Nazianos'lu Gregorios’un memleketi olarak bilinirdi. Kuvvetli şahsiyete sahip bu 3 aziz, bölgeyi dini düşünce ve yaşantının canlı bir merkezi haline getirdiler. Basilos
2. Basilios'un düşünce ve doktrinleri bugün bile Hıristiyan toplumları için önemlidir. Örneğin kıtlık zamanında tek parça ekmeği olan bir Hıristiyan’a, o ekmeği ikiye bölüp yarısını karnı aç birisine vermesini ve kendisini Allah'ın himayesine bırakmasını öğütlemiştir. Basilios, çok münzevi bir hayatı tercih etmemiş, köy ve kasabalardan yeteri kadar uzakta, toplumların manevi sığınak yeri olarak küçük manastırlar ve kiliseler kurmuştur. Buralarda bir vaizin nezaretinde günlük dini ibadetler yerine getirilmiştir. Fakat bunlar Mısır ve Suriye'de olduğu gibi diğer Hıristiyanlardan ayrı özel ve imtiyazlı gruplar haline sokulmamışlardır. Basilios'un Kapadokya kiliselerinde yapmış olduğu önemli bir reform ise cemaatle dua usulünü yeniden kurmasıdır. Göreme, M.S. 4. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar yoğun bir şekilde manastır hayatı yaşanmış bir kaya yerleşim yeridir. Bugünkü Göreme Açık Hava Müzesi bu eğitim sisteminin başlatıldığı alandır. Hemen her kaya bloğunun içinde kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma mekânları mevcuttur. Göreme Açık Hava Müzesinin bulunduğu bu alan da, bölgenin ilk Hıristiyanlık dini eğitiminin verildiği yer olarak kabul edilir. Bu eğitim çerçevesinde İncil ve Hz. İsa'nın hayatından alınmış sahneler, kilise ve şapellerin iç duvarlarına resmedilmiştir. İç duvarlar 2 tür teknikle boyanmıştır: 1.’si doğrudan doğruya kaya yüzeyi düzeltilerek üzerine yapılan boyama; 2.’si ise kaya üzerine yapılan fresko dur. ….

Rahibeler ve Rahipler Manastırı
3. Müze girişinin solunda yer alan 6-7 katlı kaya kütlesi, "Rahibeler Manastırı" olarak bilinir. Bu manastırın 1. katındaki yemekhanesi, mutfağı, birkaç odası; 2. katındaki yıkık şapeli gezilebilir durumdadır. Manastırda katlar arasındaki bağlantı tünellerle sağlanmıştır.
4. Müze girişinin sağındaki Rahipler Manastırı'nda ise, erozyon nedeniyle katlar arasındaki geçişler kapandığından, sadece giriş katındaki birkaç oda görülebilmektedir.

Aziz Basil Şapeli
5. 11. yüzyıla tarihlenen Aziz Basil Şapeli, Müze'nin ilk ziyaret edilebilecek şapelidir. Sütunlarla ayrılan narteks kısmında, yerde mezar çukurları bulunmaktadır. Kilise duvarında birkaç sahne bulunmaktadır; Ana apsiste Hz. İsa portresi… Ön yüzünde Hz. Meryem ve çocuk İsa… Kuzey duvarında at üzerinde Aziz Theodor… Güney duvarında ise yine at üzerinde ejderle savaşan Aziz George tasviri… Aziz Demetrius ve 2 azize…

Elmalı Kilise
6. Elmalı Kilisesi 12. yüzyılın başına tarihlenmektedir. Dokuz kubbeli, dört sütunlu, kapalı haç planlı, üç apsislidir. Asıl girişi güney yönünden olan kiliseye, kuzeyden açılan bir tünel vasıtasıyla da girilebilmektedir. Kilise'nin en belirgin özelliği, ilk süslemelerin doğrudan duvara kırmızı boya ile yapılan haç ve geometrik motifleridir. Elmalı Kilisesi’nde ise; Deesis, doğum, üç müneccimin tapınması, vaftiz, Lazarus'un diriltilmesi, başkalaşım, 3 Yahudi gencin fırında yakılması gibi sahneler yer alır.

Azize Barbara.
7. Azize Barbara Kilisesi Elmalı Kilisenin bulunduğu kaya bloğunun arkasındadır. Kilise 11.yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmektedir. Haç planlı, iki sütunlu ve bir ana, iki yan apsisi bulunmaktadır. Motifler kırmızı boya ile doğrudan kaya üzerine çizilmiştir. Duvarlarda ve kubbede zengin geometrik motifler, mitolojik hayvanlar ve askerî semboller bulunmaktadır. Buradaki motiflerde ise; Ana apsiste İsa pantokrator; kuzey haç kolunda at üzerinde ejderle savaşan Aziz George ve Aziz Theodore; batı haç kolunda ise Azize Barbara tasviri bulunmaktadır.

Yılanlı (Aziz Onuphrius) Kilise
8. Yılanlı Kilise 11. yüzyıla tarihlenmektedir. Ana mekân enlemesine dikdörtgen planlı, beşik tonozlu, güneyde mezarların bulunduğu ek mekân ise düz tavanlıdır. Apsisi sol uzun duvara oyulmuş, kilise tamamlanmadan bırakılmıştır. Kilise tonozunun her iki yanında Kapadokya'da saygın olan azizlerin tasvirleri bulunmaktadır. Motiflerdeki sahnelerde ise, Girişin tam karşısında sol elinde İncil tutan Hz. İsa ve yanında kilisenin banisi, tonozun doğusunda ejderle savaşan Aziz George ve Aziz Theodore, gerçek haçı tutan Helena ve oğlu Konstantin; tonozun batısında çıplak, uzun saçlı ve önünde palmiye ağacı bulunan Aziz Onuphrius, yanında takdis pozisyonunda Aziz Thomas ve elinde bir kitapla Aziz Basil bulunur.

Kiliseye adını vermiş olan Aziz Onuphrius'un bir de hikâyesi vardır: Hafifmeşrep bir kadın olan Onuphrius, günün birinde tövbekâr olur ve Tanrı'ya kendisini erkeklere karşı koruması için yalvarır. Tanrı onu sakal ve bıyıkla çirkinleştirerek Aziz mertebesine yükseltir.

Yemekhane:
9. Yemekhane, birbirleriyle bağlı yan yana 3 yapıdan oluşmaktadır. Kiler olarak kullanılan ilk yapıda erzakları depolamak için oyuklar mevcuttur. Mutfakta kayaya oyulmuş ' Tandır ' bulunmaktadır. En son bölümde ise yemekhane yer alır. ….

Karanlık Kilise:
10. Kavisli bir merdiven ile çıkılan Karanlık kilise, 11. yüzyıl sonu 12. yüzyıl başına doğru tarihlenmektedir. Kilise haç planlı, haç kolları çapraz tonozlu merkezi kubbeli, dört sütunlu, üç apsislidir. Narteksin güneyinde bir mezar bulunmaktadır. Karanlık Kilise olarak adlandırılmasının nedeni, kilisenin çok az ışık almasından kaynaklanır. Bu sebepten fresklerin renkleri oldukça canlı durmaktadır. Kilise’nin içinde Hz. İsa ile İncil ve Tevrat’tan alınan sahneler resmedilmiştir.

Azize Catherine şapeli
11. Karanlık Kilise ile Çarıklı Kilise arasında yer alan Azize Catherine Şapeli, Anna adında bir kişi tarafından 11. yüzyılda yaptırılmıştır… Sahneler de ise; Apsiste Deesis, bunun altında madalyonlar içinde kilise babaları aziz Gregory, Aziz Basil ve aziz John Chrysostom, At üzerinde Aziz George; karşısında Aziz Theodore, Azize Catherine ve diğer aziz tasvirleri yer alır.

Çarıklı kilise:

12. Bir merdivenle çıkılan Çarıklı Kilise 12. yüzyıl sonu, 13. yüzyıl başına tarihlenmektedir. İki sütunlu, çapraz tonozlu, üç apsisli ve dört kubbelidir. Sahnelerde Hz. İsa'nın hayatını konu alan tasvirler, İbrahim Peygamber'in misafirperverliğini gösteren Tevrat sahnesi, aziz ve bani tasvirleri iyi muhafaza edilmiştir. Elmalı ve Karanlık Kilise ‘ye benzemekle beraber, Hz. İsa'nın çarmıha gerilişi ve çarmıhtan alınış sahneleri kilisenin farklı özelliğidir. Figürler genelde büyük ve uzundur. "Çarıklı Kilise"’ adını Hz. İsa'nın göğe yükseliş sahnesinin altında bulunan ayak izlerinden aldığı sanılmaktadır. Diğer önemli sahneler ise; Pantokrator İsa ve madalyonlarda melek büstleri. Deesis, Meryem ve çocuk İsa ile Melek Mikael tasvirleridir.

Tokalı kilise:

13. Tokalı Kilise bölgenin en büyük kaya kilisesi olup 4 mekândan oluşmaktadır. Eski Kilise… Eski Kilise'nin altındaki Kilise… Yeni Kilise ; ve onun kuzeyindeki Yan Şapel . 10. yüzyıl başına tarihlenen Eski Tokalı Kilise bugün Yeni Tokalı Kilise'nin giriş mekânı şeklindedir.

14. Yeni Tokalı Kilise ise Bizans İmparatoru Nikephoros Phokas'ın ailesi tarafından 962 yılında yaptırılmıştır. Enlemesine dikdörtgen planlı, beşik tonozludur. İsa'nın hayatı, kronolojik sahneler halinde mavi ve kırmızı renklerle kilise duvarlarına freskleşmiştir. Sahnelerin zeminini oluşturan lapis mavisi, bu kiliseyi diğer kiliselerden ayıran en önemli özelliktir. 1980-1987 yılları arasında başarılı bir biçimde onarılmıştır.

004 ZELVE KİLİSELERİ:

1. Zelve Vadisi, 9. ve 13. yüzyıllar arasında önemli bir Hıristiyan yerleşimidir. Bu açık hava müzesinde görülmesi gereken yerlerin başında geyikli kilise ve kaya içine oyulmuş, tünellerle birbirine bağlanmış gizli dehlizleri olan mutfak ve ahırı içinde barındıran manastır gelir.
2. Kaya evler,
3. Tüneller ve 12.yy.dan kalma kaya camii dikkat çeker.
4. 1952 yılına kadar iskân edilen Zelvedeki köy, 3 kilometre uzağa taşınmış ve Zelve, açık hava müzesi olmuştur.

005 YERALTI ŞEHİRLERİ :

1. Dünyada başka bir örneği bulunmayan yeraltı şehirleri, mükemmel bir tekniğin ürünüdür.
2. Havalandırma sistemleri, hava dolaşım tünelleriyle, emniyet ve güvenlik sistemleriyle, ilginç giriş ve çıkış teknikleriyle, zemindeki kuyularıyla ve çöp toplama mekanizmalarıyla bugün bile ziyaretçileri şaşırtmaktadır.
3. Yeraltı şehirlerinin ilk defa ne zaman inşa edildiği bilinmiyor. Bazı araştırmalar, yeraltı şehirlerinin kullanım bakımından, özellikle ilk katlarda mekâna giriş çıkışların neolitik devrin ev tipine benzer biçimde damdan sağlandığına dikkati çekmektedir. Buradan hareketle yeraltı şehirlerinin bölgenin en eski yerleşimlerinden olduğu söylenebilir. Diğer taraftan da, yer altı şehirlerinin tehlike anında sığınma amacıyla mı kullanıldığı yoksa sürekli yaşanan mekânlar mı olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bölgede bulunan 40’a yakın yer altı şehri, birbirlerine tünellerle bağlıdır.
4. Şimdi gelin; Kaymaklı ve Derinkuyu yer altı şehirlerine daha yakından bakalım:

A - Kaymaklı Yeraltı Şehri:

5. Kaymaklı Yeraltı Şehri, Nevşehir'e 20 km. mesafede bulunan Kaymaklı kasabasındadır. 8 katlı olup, ilk katı erken döneme tarihlenmektedir. Roma ve Bizans dönemlerinde diğer alanların oyularak genişletilmesi suretiyle, yeraltı şehri halini almıştır.
6. .. Pasajlar dar, alçak ve eğimlidir. 4 katı açığa çıkarılmış, mekânlar daha çok havalandırma bacalarının etrafında toplanmıştır. Tüf kayalara oyulmuş bu yeraltı şehri, bir kitlenin geçici olarak yaşayabilmesi için gerekli barınma şartlarına haizdir. …
7. 2. katta iki apsisli tek göbekli ve yanlarında oturma bölümleri olan bir kilise bulunuyor. Apsislerin önlerine vaftiz taşları yapılmış. Kilisenin hemen yanında ise önemli kişiler için kullanılan bir mezarlık var.
8. Ayrıca bu katta geçişleri kapatmak için kullanılan yuvarlak ve ortasında delik olan büyük taşlar vardır. Tünel ağızlarında bulunan özel olarak tasarlanmış bölümler içinde, dik pozisyonda yuvarlanarak geçişleri kapatır. ….
9. 3. kat diğer katlara göre daha geniş ve ferahtır. Bu kat genel olarak erzak deposu olarak kullanılırdı. Çevrede şarap, buğday ve un saklamak için birçok bölüm buluyor. Ayrıca bu katta şırahane adı verilen, şarap yapım yerleri ve mutfak da bulunuyor.
10. 4. kata geçiş için bir dar tünel kullanılıyor. Bu tünel savunma amaçlı olduğu için ancak eğilerek geçilebilecek yükseklikte.
11. Erzak deposu olarak kullanılan 4.kat, genel kullanıma sahip bir mutfak ve tandır işlevini görüyordu.

B- Derinkuyu Yeraltı Şehri:
12. Derinkuyu Yeraltı Şehri, 2,5 Km2’lik bir alana kurulu, 18-20 katlı, 100 metreden fazla derinliğe sahip ve 52 havalandırma bacası olan bir yerleşim alanıdır. Tünellerle birbirlerine bağlı yüzlerce odası bulunan ve 100.000 kişinin yaşayabileceği devasa bir yeraltı şehridir. ….
13. Yeraltı şehirlerinin aydınlatılması ise, duvarlara açılmış küçük oyuklara konulan ve içinde bezir yağı olan kandillerle sağlanırdı. …
14. Giriş katında ahırlar, yemekhane bölümü, kiler, kilise, şarap ve şıra yapım mekânları bulunmaktadır.
15. İkinci katta özel misyonerler okulu olup, okulun bulunduğu bölüm oldukça geniş bir alana yayılmıştır. …
16. Yer altı şehrinde üç ve dördüncü katlardan sonra aşağı katlara doğru merdivenlerle inilmektedir. Yedinci katta kapalı Yunan haçı planında bir kilise vardır. Kilisenin bitiminde de mezarlara rastlanmaktadır.

006 IHLARA VADİSİ
1. Hasan Dağı'ndan çıkan bazalt ve andezit içerikli lavların soğumasıyla ortaya çıkan çatlaklar ve çökmeler sonucu Ihlara vadisi oluşmuştur. ..14 km. uzunluğundaki Vadinin yüksekliği, yer yer 100-150 m.dir.
2. Ihlara vadisi jeomorfolojik özelliğinden dolayı, keşiş ve rahipler için uygun bir inziva ve ibadet yeri, savaş ve istila gibi, olağanüstü zamanlarda ise gizlenme ve korunma yeri olmuştur.
3. Vadide bulunan Ağaç altı; Kokar ve Yılanlı kiliseleri bunların içinden en meşhur olanlarıdır. Ihlara vadisi kiliselerindeki süslemeler 6.yy ile 13.yüzyılın sonlarına doğru tarihlenir.

007 UCHİSAR
1. Uçhisar Kalesi'nin zirvesi, aynı zamanda bölgenin panoramik seyir noktasıdır. Kale içinde bulunan odalar birbirine merdivenler, tüneller ve koridorlarla bağlanmıştır. …Çok katlı bir özelliğe sahip olan Kale'nin bazı bölümleri bugün yer yer çöktüğünden, tüm mekânlara ulaşmak ne yazık ki mümkün olamamaktadır.
2. Kale'nin zirvesindeki Bizans Dönemi'ne ait basit kaya mezarları ise, tahrip edilip soyulduklarından günümüzde maalesef pek özellik arz etmezler.

008 ORTAHİSAR

1. Ortahisar Kalesi hem stratejik hem de yerleşim amacıyla kullanılmıştır. Kalenin eteklerinde Kapadokya'nın karakteristik sivil mimari örnekleri bulunmaktadır. Bu eski yapılar, son dönemlerde yapılan çok başarılı onarımların ardından otel, pansiyon ve restoran olarak turizme kazandırılmıştır. Ayrıca hemen hemen tüm vadilerin yamaçlarında olduğu gibi, burada da oyulan kaya depolarında, yörede yetişen patates ve elmanın yanı sıra, Akdeniz Bölgesi'nden getirilen portakal ve limon da saklanmaktadır.

009 ÜRGÜP

1. Nevşehir'in 20 km. doğusunda olan Ürgüp, Kapadokya Bölgesinin en önemli merkezlerindendir.
2. Şehir Meydanı, Restoranları, gece hayatı, tarihi Türk hamamı ve alışveriş mekânları ile bölgenin cazibe merkezi olmuştur.

010 AVANOS
1. Nevşehir’ in 18 km kuzeyinde yer Avanos’ un antik dönemdeki adı “ Venessa” dır. Çok sayıda çanak çömlek atölyesi bulunan ilçede, seramik yapım geleneği Hititlerden bu yana süregelmektedir.
2. Kızılırmak’ın getirdiği kırmızı toprak ve kilden elden edilen seramik çamuru, Avanoslu seramik sanatçılarının elinde şekil almaktadır.

011 HACI BEKTAŞ-I VELİ MÜZESİ

1. …Hacı Bektaş-ı Veli, Anadolu’ya geldikten sonra kısa zamanda tanınarak Osmanlı devletinin kuruluş devrinde, sosyal ve askeri yapının gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Hacı Bektaş-ı Veli'nin sohbetlerini takip ederek ona bağlananlara, "Bektaşi" denilir.
2. … Yaşamı boyunca hoşgörü, insan sevgisi ve toplumsal eşitliliği temel alan felsefesini buradan tüm dünyaya yaymıştır.
3. 1964 yılından itibaren bazı yapılar Müze olarak kullanılmakta. …

4. .. Kırklar Meydanı denilen salonda, Alevilerin temel ibadeti olan Cem Ayinlerinin ayrılmaz bir parçası da, dönerek yapılan Semah’tır. Semah, ayinin belli bir aşamasında bağlama eşliğinde çalınan ezgilerle, erkek ve kadınların birlikte yaptıkları dinsel bir dans’tır. Semahta ritim ister yavaş, ister hızlı olsun, dede makamı kutsal bir makamdır…

012 KERVANSARAY GENEL

1. Kervansaray, ticaret yolları üzerindeki bir konak yeridir... Selçuklu devrinde İpek yolu gibi büyük ticari yolların üzerinde, kervanların akşamları güvenli bir şekilde konaklamaları ve ihtiyaçlarını görmeleri için inşa edilmiştir. Kapadokya’da bu kadar çok kervansaray olmasının nedeni, bu bölgenin Anadolu’da herkes için bir kavşak oluşturmasıydı… Bir Kervansaray ’la, bir sonraki kervansaray arasındaki mesafe, deve yürüyüşü ile günde dokuz saat esas alınarak saptanmıştır. Yani bu mesafe yaklaşık olarak 40 km’dir.

Bir kervansarayda hayvan bakımının yanı sıra, yerli ve yabancı ayırt edilmeksizin herkese 3 gün boyunca ücretsiz yiyecek ve içecek verilirdi. Değişik din, dil ve ırktan olan insanlar bu mekânlarda bir tür dünya vatandaşlığı yaşamışlardır. Sultanhanı Kervansarayı:
2. … Kısmen yıkılmış olsa da Sultan Hanı’nın taç kapısı, klasik Selçuklu taç kapılarından farksız olmasına karşın, yanındaki kulelerin arasında anıtsal bir görünümdedir…Kervansarayın avlusunun ortasında dört kemer üzerine dayanmış bir mescit bulunmaktadır… Bu mescit, Selçuklu süsleme sanatının en güzel örneğini sergilemektedir. Saruhan Kervansarayı :
3. Yine bu bölgede hala ihtişamını koruyan kervansaraylardan biri de, Saruhan Kervansarayıdır…1249 tarihinde yapılmış bir Selçuklu eseridir… Diğer kervansaraylarda olduğu gibi, burada da değişik fonksiyonları olan odalar avlunun etrafında sıralanmıştır.

013 VADİLER: DEVRENT, PAŞA BAĞ, KIZILÇUKUR

1. Kapadokya bölgesinde aşınan yumuşak tabakaların yerini ise, “Vadi” olarak adlandırılan derin çukurlar almıştır…

Kızıl çukur
2. Bu doğa güzelliklerine verilebilecek en güzel örnek ise Kızıl çukur’dur. Doğa harikası peribacaları ve güneş, burada birbirlerine çok yakışıyor. Güneşin, vadinin üzerine yansıma açısına göre, biçimler her dakika renk değiştiriyor…
3. Ayrıca, dünyada günbatımının, en güzel izlenebildiği ender mekânlardan biridir; Kızılçukur….

Paşa bağı
4. Zelve yakınındaki bir başka ören yeri ise, peribacalarının bütün örneklerinin mevcut olduğu Paşabağları'dır… Peribacalarından birinin içinde önemli keşişlerden Aziz Simeon’un adına yapılmış bir şapel bulunmaktadır.

Devrent
5. Bölgedeki her vadinin kaya yapısı ile rüzgârı alış açısı birbirinden farklıdır. Bu anlamda Devrent Vadisi buna çok güzel bir örnektir. Buradaki şekiller bazı canlılara, özellikle Deve’ye benzetilmektedir. Burası, Hayal Vadisi olarak da bilinir.

Güvercinlik Vadisi
6. Vadi içinde de şu an artık kullanılmayan çok sayıda Güvercinlik bulunmaktadır. Uçhisarlılar yıllarca kış mevsiminde, bu güvercinliklere yem atarak güvercinleri beslemişler; bu güvercinliklerde biriken gübreleri üzüm bağlarında, bahçelerinde kullanmışlardır…

014 BÖLGENİN EKONOMİK SEKTÖRLERİ

Bağcılık: 1. Bağcılık için yerkürenin en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemiz, asmanın gen merkezi olmasının yanı sıra, son derece eski ve köklü bir bağcılık kültürüne de sahiptir…

2. Kapadokya bölgesinde, M.Ö. 2 bin yıllarında Hititler zamanında asma ve şarabın büyük önem taşıdığı ve bağcılığın çok gelişmiş olduğu, çıkarılan tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Ayrıca değişik dini merasimlerde ve sosyal yaşantıda üzüm ve şarabın tanrılara adak olarak sunulduğu da bilinmektedir. Şarap üretimi bu bölgede halen önemli bir sektör olarak faaliyet göstermektedir.

024 ANTALYA Perge
1. Perge, Kilikya-Pisidia ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir. Günümüze kadar ayakta kalabilen Roma dönemi tiyatro ve anıtsal giriş, hala ihtişamını korumaktadır. Aspendos
2. Aspendos, sadece Anadolu'nun değil tüm Akdeniz dünyasının en iyi korunmuş antik tiyatrosudur. Roma Dönemi olan eser 8.000 kişilik kapasiteye sahiptir.. Side
3. Side kentinin baş tanrıları olan Apollon ve Athena adına Roma Barışı olarak adlandırılan dönemde, iki muhteşem tapınak inşa edilir. Side günümüzde özellikle turistler için bölgenin alışveriş ve eğlence merkezidir.

Termessos – Phaselis –Olympos –Myra- Patara
4. Antalya sahil şeridi boyunca, günümüze kadar gelmeyi başaran birçok antik kent kalıntıları ile ziyaretçileri hala büyülemeye devam ediyor. 1.665 metre yüksekliğinde, birçok vahşi bitkinin ve sık çam ormanlarının arasında saklanmış Termessos.
5. M.Ö. 7. yüzyılda Rodoslular tarafından kurulmuş ve 3 limanı olan Phaselis,
6. Yeraltından dışarı sızan doğal metan gazından dolayı, yaz-kış yanan ateşi ile Olympos,
7. Kaya Mezarlarının ve günümüzde Noel Baba olarak da bilinen Aziz Nicholaos’ın yaşadığı Myra,
8. 18 km.’lik muhteşem bir kumsala sahip olan Patara. Xanthos ve Letoon
9. İşte; UNESCO’nun Dünya Miras listesinde yer alan 2 antik şehri daha: Xanthos ve Letoon. Likya Birliğinin başkentliğini yapmış Xanthos, günümüze kadar ulaşan kaya mezarları, lahit mezarları ve Likya kültürüne özgü dikme mezar anıtları ile ünlüdür. Mitolojiye göre Zeus'tan hamile kalan Leton’un adına, M.Ö. 7. yüzyılda kurulan Letoon ise Likya’nın dinsel merkeziydi.

025 DENİZLİ

1. Horozu ile ünlü Denizli il sınırları içinde bulunan Pamukkale, UNESCO Dünya Miras listesinde yer alır. Uzaktan bile Pamukkale'nin parlak beyaz rengi hemen dikkat çeker. ..
2. Hierapolis antik kentinde, dağlardan gelen kalsiyum oksit ve zengin mineralleri içeren suların oluşturduğu görkemli beyaz travertenlerde şifa arayan insanlar, uzun süre tedavi görmüşlerdir. Hierapolis Antik Kenti
3. Antik kentten günümüze kadar ulaşabilen yapılar ise şöyle; Bizans ve Domitian kapıları…
4. Yeraltı kanalizasyon sistemi Latrina, Su kanalları, Hamamlar…
5. Sahnesinde kabartmalı frizlerin olduğu 15000 kişi kapasiteli Antik Tiyatro…
6. Aziz Philip’in defnedildiği ve Küçük Asya’nın en önemli Hac ziyaret alanlarından birisi sayılan Aziz Philip’in Martyrion’u…
7. Ayrıca, kaya mezarları ve lahit mezarları gibi türleri ile Anadolu’nun en büyük mezar alanı; Nekropol... Laodikia
8. Denizli ilinin 6 km. kuzeyinde yer alan antik Laodikia, İncil’de adı geçen Asya eyaletindeki Hıristiyan cemaatinin bulunduğu 7 kentten biridir. Kent MÖ. 3.y.y.da 2. Antiokhos tarafından kurulmuş ve kente Antiokhos'un karısı Laodike'nin adı verilmiştir. Bir zamanlar Batı Anadolu'nun en büyük finans ve ticaret merkezi konumunu üstlenmiş olan antik kentti.

026 AFRODİSİAS
1. Heykeltıraşçılıkla ünlü Afrodisias antik kenti adını, güzellik ve aşk tanrıçası Aphrodite'den almıştır. M.Ö. 2. Yüzyılda bölgedeki Roma varlığının güçlenmesi ile şehir kutsal önem kazanmıştır. Kentin merkezini oluşturan kuzeydeki Aphrodite Tapınağının süslü dekoratif kapısı, olağanüstü bir işçiliği sergilemektedir.

027 FETHİYE – EFES ARASI Ölü deniz
1. Fethiye Körfezi…! Arkası çam ormanlarıyla çevrili bu güzel kent, muhteşem koyları ile mavi yolculuk yapan Yat ve Teknelerin en gözde uğrak yeridir. İşte dünyaca meşhur, eşsiz Ölü Deniz !

Dalyan
2. Bir doğa harikası daha. Dalyan… … Dünyada soyu tükenmekte olan sevimli Deniz kaplumbağaları Caretta Caretta’lar, her yıl yumurta bırakmak için Dalyan'daki İztuzu plajına geliyorlar. Marmaris - Bodrum
3. Marmaris-Bodrum hattı; masmavi denizi, koyları, plajlarıyla ve özellikle de renkli gece hayatıyla Türkiye'nin en gözde tatil yörelerindendir. Didim
4. Didim, Anadolu’da, döneminin en önemli kehanet merkezi olarak ünlenmiş ve yapımına M.Ö. 6.y.y.da başlandığı sanılan Didim Apollon tapınağı bir türlü bitirilememiştir. Milet
5. Dört limanı ile İonia’nın en önemli şehri olan Milet, en parlak dönemini M.Ö 7.yüzyılda yaşamış. Özellikle Karadeniz ve Akdeniz’deki koloniler ile ticaret yaparak çok zenginleşmiştir. Kuşadası-Efes-İzmir
6. Kuşadası, adını şehir merkezinin önünde yer alan Güvercin Adası'ndan almaktadır. Her yıl artarak gelen turist gemileri sayesinde, büyük şehirleri aratmayan eğlence ve alışveriş merkezleriyle canlı bir kent yaşantısı sunmaktadır. Efes kenti
7. Efes kenti yaklaşık olarak 8 km²’ye dağılmış yüzölçümü ile Anadolu’daki en büyük tiyatrosuyla zamanın en büyük Roma şehirleri arasına girmiştir. 14.000’e yakın kitabı barındıran Celcius Kütüphanesi antik çağın en büyük 3 kütüphanesinden biridir. Meryem Ana Evi
8. İsa'nın annesi Meryem'in son yıllarını St. Jean ile birlikte geçirdiğine inanılan bu ev, birçok papa tarafından ziyaret edilmiş olduğundan Katolik dünyası tarafından bir hac yeri olarak kabul edilmiştir.

028 İZMİR – ASSOS
1. 7 milyonluk nüfusuyla İzmir, Türkiye’nin en büyük 2. şehridir. Antik çağda “Smyrna” olarak adlandırılan İzmir kenti, şu anki agora semtinde kurulmuştur... Bergama Akropol
2. M.Ö. 2 y.y.’da yapılan ve akropolde yalnız temelleri görülebilen Zeus Sunağının diğer parçaları, maalesef 1897 yılında Almanya'ya kaçırılarak bugün Berlin Müzesinde sergilenmektedir. Kızıl Avlu
3. Kızıl Avlu diye bilinen ve M.S. 2. yüzyıla tarihlenen Serapis Tapınağı, yörenin turistik cazibesini oluşturmaktadır. Asklepeion
4. Bergama’nın güneybatısında, Antik Dönemin önemli sağlık merkezlerinden Asklepeion halen ihtişamını korumaktadır. Assos:
5. Assos Akropolü denizden 238 m. yüksekliğindedir. Lezboz adasının karşısına M.Ö. 6. yüzyılda Dorik üslupta inşa edilen Athena Tapınağı, eski ihtişamına kavuşması amacıyla restore edilmiştir.

029 ÇANAKKALE - GELİBOLU Truva:
1. 4000 yıllık tarihi geçmişi ile dünyanın en ünlü arkeolojik alanlarından biri olan Truva'nın adı, ilk defa Homeros'un İlyada destanında Truva savaşının yapıldığı antik kent olarak geçmiştir. Truva antik kenti UNESCO Dünya Miras Listesine 1998 yılında girmiştir. Mitolojiye göre dünyanın ilk güzellik yarışmasında hakem olan Paris; Afrodit’i seçer. Çünkü Afrodit, Paris’e dünyanın en güzel kadını olan Sparta Kralının karısı Helena'yı vaat eder. …1871 yılından itibaren Arkeolog Schliemann'ın yaptığı kazılarda, Truva'nın 9 kent kalıntısı ile 42 yapı katı ortaya çıkarılmış ve Truva hazinesi bulunmuştur. Hazine günümüzde Moskova Müze’sinde sergilenmektedir. Çanakkale:
1. Eski çağlarda "Helles Pontus" ve "Dardanel" olarak anılan ve yaklaşık 5000 yıllık geçmişe sahip, içinden deniz geçen coğrafyasıyla, topraklarının bereketiyle modern bir kenttir; Çanakkale. Gelibolu
2. Bir Destan’dır Çanakkale Savaşları. 1. Dünya Savaşı'nda, düşman donanması İstanbul’u işgal etmek istemiş. Ama geçememiş, Mehmetçik’in direncini kıramamıştır; 18 Mart 1915’de.
Çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadası, adeta miras kalmışçasına, o günleri bizlere hatırlatıyor.

Similar Documents

Free Essay

Apolonio de Tiana

...APOLÔNIO DE TÍANA O Filósofo, Explorador e Reformador Social do Primeiro Século depois de Cristo G.R.S.Mead Edição de 1901 CONTEÚDO I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII XIII XIV XV XVI XVII Introdução As Associações e Comunidades Religiosas do Primeiro Século Índia e Grécia O Apolônio das Primeiras Descrições Textos, Traduções e Literatura O Biógrafo de Apolônio Primeiros Anos As Viagens de Apolônio Nos Santuários dos Templos e Retiros Religiosos Os Gimnosofistas do Alto Egito Apolônio e os Governantes do Império Apolônio, o Profeta e Taumaturgo Seu Estilo de Vida Ele e Seu Círculo De Seus Ditos e Sermões De Suas Cartas Os Escritos de Apolônio I. INTRODUÇÃO Para o estudioso das origens do Cristianismo naturalmente não há período na história ocidental de maior interesse e importância do que o primeiro século de nossa era; e mesmo assim quão comparativamente pouco é conhecido sobre ele de natureza realmente definida e confiável. Se já é tão lamentável que nenhum escritor não-Cristão do primeiro século tenha tido intuição suficiente do futuro para registrar sequer uma só linha de informação referente ao nascimento e crescimento do que viria a ser a religião do mundo ocidental, igualmente desapontador é encontrar tão pouca informação definida sobre as condições sociais e religiosas gerais da época. Os governantes e as guerras do Império parecem ter constituído o interesse principal dos historiógrafos do século seguinte, e mesmo neste departamento de história política, ainda...

Words: 32292 - Pages: 130