Free Essay

Family Cort Cases

In:

Submitted By ecemdnz
Words 5250
Pages 21
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
SOSYAL HİZMET BÖLÜMÜ

ALAN TANITIM RAPORU
(ADLİ SOSYAL HİZMET / 11 NOLU AİLE MAHKEMESİ)

EĞİTSEL DANIŞMAN
Doç. Dr. Ertan KAHRAMANOĞLU
Arş. Gör. Seda ATTEPE

KURUM DANIŞMANI
SHU Murat ERKOYUNCU

HAZIRLAYAN
Sinem ESKİL
20993876

ANKARA
Aralık, 2012

İÇİNDEKİLER ADLİ SOSYAL HİZMET 2 AİLE MAHKEMESİNİN YAPISI VE İŞLEYİŞİ 2 Aile Mahkemelerinin Kuruluşu 2 Aile Mahkemelerinin Görevleri 4 Aile Mahkemelerinin Baktığı Konular 4 AİLE MAHKEMELERİNDE GÖREVLİLER 4 AİLE MAHKEMESİ HAKİMİNİN GÖREVLERİ 4 AİLE MAHKEMESİNDE GÖREV ALAN UZMANLAR 5 SOSYAL HİZMET UZMANLARININ GÖREVLERİ 6 MAHKEMELERDE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER 8 Koruyucu, Eğitici ve Sosyal Önlemler 8 AİLE MAHKEMELERİNDE DAVA AÇILMASI VE YARGILAMA USULÜ 9 Dava Açılması 9 Yargılama Usulü 9 AİLE HUKUKU AÇISINDAN YAŞANILAN SORUNLAR VE AİLE MAHKEMESİNE DUYULAN GEREKSİNME 10 EK(1) 13 AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN(MÜLGA) 13 EK (2) 15 AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN 15 KAYNAKLAR 19

ADLİ SOSYAL HİZMET
Suçlu çocukların hakları ve ihtiyaçları; “Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme” ve “İnsan Hakları Beyannamesi” kapsamında çocuk-genç ve yetişkin suçlular; Türkiye’de suçlu çocuklar ve yetişkinlerle ilgili adalet sistemlerinin özellikleri; her yaş ve cinsiyetteki suçlularla önleyici ve ıslah edici sosyal hizmet müdahalesi ve uygulamaları kapsamaktadır. (shb.baskent.edu.tr/ders icerikleri )
AİLE MAHKEMESİNİN YAPISI VE İŞLEYİŞİ
Aile Mahkemelerinin Kuruluşu
Mahkemeler, devletçe kendisinden talep edildiğinde adalet dağıtımıyla görevli yargılama yerleridir. Mahkemelerin kuruluşu kanunla düzenlenir. Asıl olan, bir davanın genel mahkemede görülmesidir. Ülkemizde mahkemeler iki derecelidir. İlk derece mahkemeleri hüküm veren mahkemelerdir. Üst dereceli mahkemeler ise temyiz yerleridir. Aile mahkemeleri, ilk derece mahkemesidir. Aile mahkemelerinin yer aldığı adlî yargı kolunda üst dereceli mahkeme ise, Yargıtay’dır. (Özel ve Tatar, 2008: 53)
Aile mahkemeleri kurulmadan önce, aileye ilişkin davalar sulh ve asliye hukuk mahkemelerinde görülüyordu. Ancak, sosyal alandaki gelişmelerin günümüz aile yapısına yansıması sonucunda, gelenekçi aile yapısı değişim sürecine girmiştir. Karmaşık bir yapı gösteren aile hukukuna ilişkin anlaşmazlıklar ise, günden güne artmıştır. Bu gelişmeler, toplumun temel taşı olan ailenin korunmasına yönelik koruyucu, eğitici ve sosyal önlemlerin de alınması gereksinimini doğurmuştur. Bu nedenlerle özel yargılama usulleri uygulayan, bünyesinde psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı istihdam eden uzman mahkemelerce sorunların çözümü zorunlu hâle gelmiştir. Ceza hukukunda değişen anlayışın “çocuk mahkemeleri” nin kurulmasını zorlaması gibi, aile hukuku alanındaki gelişmeler de aile mahkemelerinin kurulmasını gündeme getirmiştir. (Özel ve Tatar, 2008: 54)
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun, 4787 sayılı olarak, 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüz binin üzerindeki her ilçede, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinden olmak üzere kurulmuştur. (Cılga, 2008: 91)
Tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere, başlangıçta 157 adet aile mahkemesi açılmıştır. Yargıtay’ın da belirttiği gibi, aile mahkemesi kurulmayan yerlerdeki davalara o yerdeki asliye mahkemeleri bakacaktır. Eğer birden fazla Asliye Hukuk Mahkemesi bulunuyorsa, bu durumda, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, hangi mahkemenin aile mahkemesinin görev alanına giren dava ve işlere bakacağına karar verecektir. Örneğin “1 nolu Asliye Hukuk Mahkemesi aile hukukundan doğan dava ve işlere bakacaktır” şeklinde görevlendirme yapılacaktır. Görevlendirilen Asliye Hukuk Mahkemesi, tıpkı bir aile mahkemesi gibi yargılama yapıp, aynı usulü uygulayacaktır. Ayrıca 4787 sayılı A.M.K.’nun geçici 1. maddesi, sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemelerine devrini öngörmüştür. (Özel ve Tatar, 2008: 54)
Kurulan aile mahkemeleriyle amaçlanan, yeni dava ya da karar türleri getirmek değil, davaların daha uzman bir kadroyla çözümlenmesidir; farklı bir bakış açısı ve çözüm tekniği uygulamaktır. (Özel ve Tatar, 2008: 54-55)
Genel mahkemeler ile uzman (özel) mahkemeler arasındaki ilişki, görev ilişkisidir. Aile mahkemeleri uzman mahkeme olduğundan, asliye ya da sulh hukuk mahkemeleri ile arasında görev ilişkisi vardır. Bir yerde aile mahkemesi kurulmuşsa, aile hukukundan doğan dava ve işlere artık, uzman mahkeme olan aile mahkemesinde bakılacaktır. Aile mahkemesi kurulan yerlerde A.M.K.’nun geçici 1. maddesi uyarınca, diğer mahkemeler, aile mahkemesinin görev alanına giren dava ve işleri yetkili ve görevli aile mahkemesine devreder. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Yanlışlıkla asliye hukuk mahkemesinde dava açılmışsa, asliye hukuk mahkemesi kendiliğinden görevsizlik kararı vermelidir. (Özel ve Tatar, 2008: 54-55)
Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülki sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir. Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan Aile mahkemeleri Kanunu kapsamına giren dava ve işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır. Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur. (Cılga, 2008: 91)

Aile Mahkemelerinin Görevleri
1) aile hukukundan doğan dava ve işler,
2) aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,
3) kanunlarla verilen diğer görevler, şeklinde belirlenmiştir. (Filiz, 2011: 79-80)
Aile Mahkemelerinin Baktığı Konular
Aile mahkemelerinin baktığı konulara bakıldığında iş çeşitlerinin çok fazla olduğu görülmektedir. Bu konular şöyle sıralanabilir:
Evlenme, Boşanma ve Evliliğin Genel Hükümleri, Mal Rejimleri, Mal rejimleriyle ilgili Üçüncü Kişilerin Korunması, Soy bağı, Babalık Davası, Evlat Edinme, Velâyet, Nişanlanma, Evlenme, Hısımlık, Önceki Evlilik, Evlenme Başvurusu ve Töreni, Batıl Olan Evlenmeler, Mutlak Butlan, Nispi Butlan, Boşanma, Zina, Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış, Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme, Terk, Akıl Hastalığı. Aile mahkemelerinin baktığı davaların çoğunun boşanma davaları olduğu anlaşılmaktadır. Boşanma sırasında mal paylaşımı, nafaka ve çocuk malları konuları ciddi anlamda mahkemelerin baktığı sorunlu konulardandır. (Filiz, 2011: 80)
AİLE MAHKEMELERİNDE GÖREVLİLER
Tek hâkimli tüm mahkemelerde olduğu gibi, aile mahkemelerinde de bir hâkim, bir yazı işleri müdürü ve yeteri kadar personel bulunur. Diğer mahkemelerden farklı olarak aile mahkemelerinde psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı da istihdam edilmektedir. Aile mahkemelerine atanacak hâkimlerin nitelikleri ile mahkemenin bünyesinde barındırdığı uzmanların özelliklerine ve görevlerine bakıldığında, genel mahkemelerden ayrıldıkları görülmektedir. (Özel ve Tatar, 2008: 57)
AİLE MAHKEMESİ HAKİMİNİN GÖREVLERİ
Aile mahkemesi hâkimine toplum düzenini yakında ilgilendiren aile hukukundan doğan dava ve işler bağlamında önemli görevler düşmektedir. Zira günümüzde aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar baş döndürücü bir hızla değişmekte ve aile içi ilişkiler gün geçtikçe karmaşık bir hal almaktadır. Bu durum karşısında aile mahkemesi hâkimi de, aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkları, günün şartları içerisinde değerlendirip sorunların özüne inerek gerçekçi, makul ve kalıcı çözümler üretebilmek zorundadır. Ne var ki bu açıdan, AMK’ da, aile mahkemesi hâkimine, uyuşmazlıkların özüne inebilme bağlamında, ayrıksı ve özel görevler yükleyen bir düzenleme yer almamaktadır. Sadece, AMK’ ın 6. maddesinde, aile mahkemesi hâkiminin koruyucu ve düzenleyici tedbirler alma görevinden bahsedilmiştir. Ancak anılan bu madde de işlevsel açıdan, aile mahkemesi hâkiminin görevleri bağlamında etkin bir düzenleme içermemektedir. Zira AMK ’da, aile mahkemesi hâkiminin görevleri kapsamında başvurabileceği AMK’ ın 6. Maddesindeki tedbirler düzenleyici, soyut ve çerçeve norm niteliğinde tedbirlerdir. (Temel, 2007: 18-19)
AİLE MAHKEMESİNDE GÖREV ALAN UZMANLAR
AMK' nın 5. maddesine göre her aile mahkemesine, davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yapmak ve sonucunu bildirmek, mahkemenin gerekli gördüğü hallerde duruşmada hazır bulunmak, istenilen konularla ilgili çalışmalar yapmak ve görüş bildirmek, mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak üzere Adalet Bakanlığınca, tercihan; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır. (Arslan, 2010: 191- 192)
AMK 5. Maddesin de sayılan uzmanlar; psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı olarak düzenlenmiştir. Ancak yasaya göre aile mahkemesinin başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyması halinde diğer meslek mensuplarından da yararlanılabilecektir. (Arslan, 2010: 192)
Kanunda yer alan uzmanlardan psikolog; psikolojiyle uğraşan kimsedir. Psikolog, bireylerin, duygu ve düşüncelerini, davranışlarını, zekâ ve yeteneklerini anlamaya çalışarak, onların davranışlarının düzeltilmesine ve geliştirilmesine yardımcı olup, bireylerin çevreleriyle olan uyum sürecindeki uyumsuzlukları inceleyip çözüm yolları sunmaya çalışır. Özellikle boşanma davalarında çiftleri boşanmaya götüren psikolojik sebepleri inceleyerek yargılamaya katkı sağlayabilir. (Arslan, 2010: 192)
Pedagog; eğitim bilimi uzmanıdır, özellikle çocuklarla ilgili çalışmalar yapar. Çocukların sosyal problemlerinin çözümüyle ilgilenir. Bu bağlamda çocuğun velayetinin boşanma sonrası kimde kalmasının çocuğun psikolojisi açısından faydalı olacağı gibi konularda mahkemeye öneri sunabilir. (Arslan, 2010: 192)
Sosyal çalışmacı ise; insanların sosyal hayatıyla ilgili çalışmalar yapan sosyal hizmet uzmanıdır. Zihinsel hastalıkların ve uyumsuzlukların, kişisel ve sosyal sorunların çözümlenmesi için tedavi uygulanmasını sağlar. (Arslan, 2010: 192)
Bu uzmanların atanma kriterleri de aile mahkemesi hâkimlerinin atanma kriterlerine benzemektedir. Uzmanlar içinde evli ve çocuk sahibi olmak, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olmak eşitler arasında öncelik sebebidir. Ancak uzmanlar, Aile mahkemesi hâkimlerinden farklı olarak bu kriterleri taşımasa bile aile mahkemelerine atanabilirler. (Arslan, 2010: 192)
Davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında; mahkemece istenilecek ve uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak konularda araştırma, inceleme yapmak, bunların sonuçlarını bildirmek gibi görevler uzmanların çalışmalarını karar süreçlerine temel almayı ve ekip çalışması ile ailenin korunmasını amaçlar. Mahkemenin gerekli gördüğü hallerde uzmanların duruşmada hazır bulunma yükümlülüğü, uzmanların duruşma sürecine katılımlarının önemini ortaya çıkarmaktadır. Bu durum uzmanlara, bilirkişiliğin ötesinde önemli bir işlevsellik getirmektedir. Aile mahkemelerinde görev alan uzmanların hukuki nitelikleri, işlevsel açıdan bilirkişilerle benzerlik gösterse de, hâkimle olan ilişkileri ve tabi olacakları usulü rejim onlardan farklılıklar gösterdiği için doktrinde bilirkişi olarak nitelendirilmemekte teknik yardımcı olarak nitelendirilmektedirler. (Arslan, 2010: 192)
Aile mahkemesi bünyesinde çalışan uzmanlar, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m.29’da düzenlenen hâkimin reddi sebeplerine göre reddolunabilir. Bununla birlikte yasaklılık sebeplerine açıkça atıfta bulunulmamasına rağmen bu sebeplerinde onlara nazaran daha ağır ve daha ciddi nitelik taşıması sebebiyle, ret sebeplerinin içerisinde yer aldığını evleviyetle kabul etmek gerekir. Bu nedenle mahkeme yasaklılık sebeplerini yargılamanın başında re’sen gözetmeli ve gerekirse başka bir uzman görevlendirmelidir. (Arslan, 2010: 193)
SOSYAL HİZMET UZMANLARININ GÖREVLERİ
Sosyal hizmet kavramı, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nda tanımlandığı üzere; kişi ve ailelerin kendi bünye ve çevre şartlarından doğan veya kontrolleri dışında oluşan, maddi, manevi ve sosyal yoksullukların giderilmesine ve ihtiyaçların karşılanmasına, sosyal sorunların önlenmesi ve çözümlenmesine yardımcı olunmasını ve hayat standartlarının iyileştirilmesi ve yükseltilmesini amaçlayan sistemli ve programlı hizmetler bütünüdür. (2828 SY. Kanun m.2)
Sosyal hizmet uzmanı insanların sosyal hayatıyla ilgili çalışmaları yapar. Zihinsel hastalıkların ve uyumsuzlukların, kişilerin sosyal sorunlarının çözümlenmesi için tedavi uygulanmasını sağlar. Rahatsızlığı meydana getiren faktörleri ortaya çıkarmak için, kişilerin sosyal durumlarını inceler, problemleri çözmek için çaba harcar, gerekli sosyal servislerle ilişki kurar; kişiye ve aileye uygulanacak ihtiyaç ve bakımı tespit eder. Bu bağlamda, sosyal hizmet uzmanı, insanların sosyal hayatıyla ilgili çalışmalar yaparak elde ettiği toplumsal verilere göre muhtemel sosyal uyumsuzlukların, kişisel ve sosyal sorunların çözümlenmesi için tedavi uygulanmasını sağlar. Özellikle bu konuda çıkabilecek bir rahatsızlığın altındaki faktörleri bireylerin sosyal durumlarını inceler; gerekli sosyal servislerle ilişki kurar; kişiye ve aileye uygulanacak sosyo psikolojik ihtiyaç ve bakımı tespit eder. (Temel, 2007: 24)
Aile mahkemesinde cereyan eden yargılama süreci bakımından ise, sosyal hizmet uzmanının görevleri; tarafların sosyal durumları, hayat ve yaşam biçimleri sağlık sorunları, iyileştirilmesi, tespit ve tedavileri ile bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlardan yardım almak, ailenin ekonomik ve sosyal durumlarını, çocukların sayı ve eğitim düzeylerini, ihtiyaçlarını, bir eşin diğer eşe katkı oranı ve tutarını tespit gibi konularda çalışma yapmak ve görüş bildirmek gibi işlerdir. (Temel, 2007: 24-25)
Aileler ya da kişiler ile yapılan görüşmelerin en önemli noktası, mahkeme ortamının dışında, insanların yaşam koşullarını görmek ve gözlemlemek, ailenin kurulma özgeçmişinden, yaşadıkları dönemsel sorunlara kadar öykü anlama ve dinleme sorumluluğu taşımaktadır. Gözlem, etkileşim ve teşvik etme rolleri aile görüşmelerinde önemli sorumluluklardandır. Görüşme süreci içinde uzmanın profesyonel çabası ailenin ve kişilerin problem çözme kapasitesini arttırmaya ve güçlerini ortaya çıkarmaya yöneliktir. (http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ailemahkemeleri_shu.htm)
Aile mahkemeleri kurulduğunda, yargı çevresi içerisinde görev alanına giren ve henüz sonuçlanmamış davaların bu mahkemelere devredilmesi koruyucu ve önleyici çalışmaları yapmak konusunda uzmanların işini zorlaştırmaktadır. (http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ailemahkemeleri_shu.htm)
Aile mahkemelerinde açılacak yeni davalarda, bu sorunlar yaşanmayarak uzmanların, sorunların sulh yoluyla çözümüne yönelik çalışmalarını arttıracaktır. Krizlerden haberdar olmak önleyici etkinlikler alma bağlamında yardımcı olur. Örneğin; boşanmalarda öncelikle eşlerle varsa ve gerek görülürse çocuklarla görüşülerek edinilen bilgilerle hazırladıkları raporlarla uzmanlar, hâkimin karar verme sürecini hızlandırmayı ve görüş bildirmeyi hedeflemektedir. (http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ailemahkemeleri_shu.htm)
Aile mahkemelerinde görevli bu uzmanlar, örnek olarak gösterilen görevleri yanında, aile mahkemeleri hâkiminin AMK’ ın 6. maddesi veya diğer kanunlardaki özel hükümler uyarınca yetişkinler ve küçükler hakkında alacağı koruyucu, eğitici ve sosyal tedbirlerle ilgili alınan kararların takip ve yerine getirilmesine de yardımcı olacaklardır. Bu konuda takip ve rapor hazırlama bilgi ve görüş verme görevlerini de yerine getireceklerdir. (Temel, 2007: 25)
MAHKEMELERDE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Koruyucu, Eğitici ve Sosyal Önlemler
Aile mahkemesi, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere görev alanına giren konularda; yetişkinler ve küçükler hakkında koruyucu, eğitici ve sosyal anlamda karar verebilir. (Cılga, 2008: 92) 1) Yetişkinler hakkında; a) Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde yüzleştirmek, b) Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almak, c) Resmi veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmek, d) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermek, (Cılga, 2008: 92) 2) Küçükler hakkında; a) Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almak, b) Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmi ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmek, c) Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almak, d) Genel ve katma bütçeli daireler, mahalli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmektir. (Cılga, 2008: 92)
Aile mahkemesince verilen bu kararların takip ve yerine getirilmesinde 5. Maddeye göre atanan uzmanlardan biri veya birkaçı görevlendirilebilir. (Cılga, 2008: 92)
AİLE MAHKEMELERİNDE DAVA AÇILMASI VE YARGILAMA USULÜ
Dava Açılması
Aile mahkemeleri, re’sen bir aile hukuku uyuşmazlığına el atıp çözümleyemez; bir tarafın dava açması üzerine davaya bakabilir. Dava, yazılı dilekçeyle açılır. Dava dilekçesi, H.U.M.K. md. 179’daki konular dikkate alınarak hazırlanır. Mahkemeye gelen dava dilekçesi, davalıya tebliğ edilir; davalı on gün içinde cevaplarını yazılı olarak bildirir. Taraflar davayı bizzat takip edebilecekleri gibi, vekil aracılığıyla da kendilerini temsil ettirebilirler.
Aile mahkemelerinde, eşler, çocuklar ve ilgililer dışında, evliliğin butlanı gibi bazı hallerde, Cumhuriyet savcısı da dava açabilir. (Özel ve Tatar, 2008: 60)
Yargılama Usulü
Aile mahkemelerinde uygulanacak yargılama usulü AMK' nın 7. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ‘Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir. (Arslan, 2010: 197)
Mahkemenin tarafları sulh yoluyla barıştırmayı denemesi mevzuatımıza AMK ile ilave edilen ve başka ülke mevzuatlarında da yer alan yeni bir hükümdür. (Arslan, 2010: 197)
Ülkemizdeki uygulamada davanın esasına dava dilekçesine cevap verilmesi ile girilmektedir. Buna rağmen duruşma günü layihalar safhası esnasında verilmektedir. Aslında layihalar safhası (replik, düplik dilekçeleri) tamamen bittikten sonra duruşma günü verilmesi ve duruşma ile beraber esasa girilmesi, hem olayın daha derinlemesine araştırılması için hem de uzmanların ve hâkimin olayı anlayarak sulh teşvikini kolaylaştırması açısından faydalı olacaktır. Bizce de dava esastan görülmeye başladıktan sonra da hâkim tarafları sulhe teşvik edebilmelidir. Çünkü uygulamada hâkim her iki taraf ile ilk defa duruşma esnasında karşılaşmaktadır. Esasa girildikten sonra veya duruşma esnasında, hâkim uyuşmazlığın boşanma olmaksızın giderilebilecek nitelikte bir sorundan kaynaklandığına resen ya da uzman yardımı ile kanaat getirmişse tarafları son kez sulhe teşvik edebilmelidir. (Arslan, 2010: 197-198)
Taraflara tanınan sulh olma hakkı kamu düzenine ilişkin konularla sınırlıdır. Evliliğin geçerliliği ve butlanı gibi konularda hâkim sulh teklifinde bulunamaz. Buna karşılık boşanmanın veya ayrılığın feri hükümleriyle ilgili taraflar arasında sulh yapılabilir. AMK m.7’de düzenlenen sulh, teknik manada bir sulh değil 1963 yılında HUMK' tan çıkarılan ‘sulh teşebbüsü’ müessesesine benzeyen bir uygulamadır. (Arslan, 2010: 198)
Aile mahkemelerindeki yargılama esnasında uyulması gereken usul kuralları, medeni yargılama hukukumuzda geçerli olan ilkeler ile bazı farklılar içerir. Medeni usul hukukunda geçerli olan tasarruf ilkesi ve taraflarca getirilme ilkesi aile hukukundan doğan davalarda tam olarak uygulanmaz. Kanun koyucu ailenin toplumdaki öneminden dolayı bu davalarda genel kuraldan ayrılmıştır. Örneğin boşanma ayrılık ve evlenmenin butlanı davalarında kabul ve sulh hâkimi bağlamaz, yemin teklif olunamaz, eşler arasında tahkim sözleşmesi yapılamaz. Hâkim tarafların ileri sürdüğü delillerle bağlı değildir, kendisi de delilleri inceleyip vakıaları ortaya çıkarabilir. Aile mahkemelerinde görülen davalarda doğrudanlık ilkesi önemli rol oynar. Buna göre hâkim elinden geldiğince tarafları duruşmaya davet etmeli ve sorunları kendi ağızlarından bizzat dinlemelidir. (Arslan, 2010: 199-200)
AİLE HUKUKU AÇISINDAN YAŞANILAN SORUNLAR VE AİLE MAHKEMESİNE DUYULAN GEREKSİNME
Toplumsal değişme sürecinde; toplumsal yaşamın çağdaşlaşması doğrultusunda nitelik ve nicelik kazanması, ailenin pozitif hukuk kuralları ile tanımlanmış süreçler ve işlemlerle oluşması, gelişmesi ve süreklilik kazanması ile olanaklıdır. (Cılga, 2008: 95)
Geleneksel yaşam formları ve ilişkiler dinamiği, kendine özgü adet, gelenek ve yaklaşımlarla bireyin özgürleşmesini ve demokratik aile yapılarının oluşumunu engellemektedir. Geleneksel aile modeli; karşılıklı bağımlılığı üreten yaşam koşullarında kırsal yaşam kültürünü ve düşük refah düzeyini üreten aile yapılarına dayanmaktadır. Geleneksel yapı ve yaşam kalıplarının ortaya çıkardığı aile sisteminin içerdiği sosyalleşme değerleri; gruba bağlılık, ana-babaya duygusal ve maddi yatırımı, karşılıklı bağımlılık değerlerini, çocuğa faydacı bakışı ve cinsiyet ayrımcılığını üretmektedir. Aile içi etkileşim dinamiği; baskıcı ve kontrolcü çocuk yetiştirmeyi, çocuğun ebeveynlere itaatini ve bağımlılık yaklaşımını, karşılıklı bağımlılık içermektedir. (Cılga, 2008: 95)
Aile hukuku açısından evliliğin gerçekleşmesi ve ailenin oluşumunda temel sorunlar bulunmaktadır. Erkek ve kadın aile kurmak, evlenmek niyetlerini açıklar, yetkili makam bu niyetin gerçekleşme koşullarını saptar ve erkekle kadının birleşmesine hukuksallık kazandırır. Toplumumuzda Medeni Kanunla düzenlenen bu mekanizmaya karşılık, Müslüman Osmanlı ailesinden egemen olan geleneksel evlilik formları sürdürülmektedir. Evliliğin hiçbir yetkili makamın müdahale etmediği özel akit ile kurulması, dini nikâh, sadece tarafları ilgilendiren bir akit türü olarak sayılması düşüncesi, erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi, evliliğin erkeğin tek taraflı beyanı ile sona ermesi, müt’ a ve sığa usulü denilen belli süreli geçici evlenmelerinin yapılması gibi durumlar günümüzde de sürmektedir. Bu durumun sonucu olarak, hukuken evli olmadıkları halde kendilerini evli sayan ve yakın çevrelerince de evli sayılan, çok sayıda çiftin ve sayıları yüz binlere ulaşan evlilik dışı çocuğun sorunları ortaya çıkmıştır. (Cılga, 2008: 96)
Aile içi yaşam sürecinde; eşler arasında ve ana-baba ile çocuklar arasında her yönden yapıcı, geliştirici bir diyalogun gerçekleştirilmesi günümüzde en önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Aile içi ilişkilerde ortaya çıkan anlaşmazlıklar, kavgalar, baskı ve şiddet uygulamaları aile bireylerinin kişisel güvenliklerini, kişi haklarını olumsuz etkilemektedir. Duygusal, fiziksel, cinsel, ekonomik istismar olayları hukuki açıdan birer dava konusuna yoğun olarak dönüşmektedir. (Cılga, 2008: 97)
Boşanma süreci; aile birliğinin parçalanması, eşlerin ve çocukların hakları açısından önemli bir sorun alanıdır. Zina, cana kast, kötü muamele, terk, ayrı yaşama ve şiddetli geçimsizlik gibi nedenlerle aileler boşanma davaları açmaktadır. Dava öncesi, süreci ve sonrası; ailelerin bütünlüğünün korunması, ayrılık halinde ise tarafların hak ve çıkarlarının korunması önemli bir ekonomik, sosyal, psikolojik ve hukuki destek mekanizmasını gerektirmektedir. (Cılga, 2008: 97)
Aile içinde anne ve babalarca çocuğun ihmal ve istismar edilmesi, insanlık dışı kötü muamelenin yapılması, çocuğun aile içinde yaşama, yetişme ve korunma olanaklarının fiilen kalmaması, çocuğun hakları bakımından önemli bir güvensizliktir. Çocuk Hakları Sözleşmesi ilke ve standartlarına göre, çocuğun geçici veya alternatif bakım ortamlarına yerleştirilmesi gereksinimi günümüzde yaygın bir sorun alanı olarak gözlenmektedir. Korunma kapsamına alınan çocukların bakım ve kurumlarında yeniden ihmal ve istismara uğramaları günümüzde gözlemlenmektedir. Kurumsal istismarın önlenmesi, sorumluların yargılanması ve mağdurun korunması konusunda uzmanlık kazanmış destek mekanizmaların gereğini ortaya çıkarmaktadır. (Cılga, 2008: 97)
Türk aile yapısı üzerine yapılan araştırmalar, aile mahkemesinin gerekliliğini ve işlevselliğini hangi alanlara ve sorunlara yönlendireceğini sergilemektedir. Türkiye’ de yaşanılan yapısal dönüşümler ve ekonomik kriz süreci; her yönden sağlıklı, olumlu ve gelişmeye açık ailelerin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. (Cılga, 2008: 97)
Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi; kadınlara karşı ayrımcılığın, hak eşitliği ve insan şeref ve haysiyetine saygı ilkelerini ihlal ettiğini, kadınların erkeklerle eşit olarak ülkelerinin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatlarına katılmalarını engellediğini, toplumun ve ailenin refahının artmasına engel oluşturduğunu ve kadınların ülkeleri ve insanlık hizmetinde kullanabilecekleri olanakları geliştirmelerini zorlaştırdığını belirtmektedir. Toplum ve aile içinde kadının haklarının korunması, günümüzde önemli bir gereksinimdir. (Cılga, 2008: 98)
Ailenin Korunmasına Dair Kanun, Medeni Kanun yanında “eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin” aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi halinde Sulh Hukuk Hâkimliğinin re’ sen kusurlu eşe yönelik olarak önlemler almasını düzenlemiştir. Bu yasanın uygulanmasında Aile Mahkemesi önemli bir işlevini yerine getirecektir. (Cılga, 2008: 98)

EK(1)
AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN(MÜLGA)
Kanun Numarası: 4320
Kabul Tarihi: 14/01/1998
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 17/01/1998
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 23233
***20/03/2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 08/03/2012 tarih ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'nun 23. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.***
Madde 1 - (Değişik madde: 26/04/2007-5636 S.K./1.mad)
Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin veya mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine Aile Mahkemesi Hâkimi meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak re'sen aşağıda sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir:
Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin;
a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,
b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,
c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,
ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,
e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,
f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.
Yukarıdaki hükümlerin uygulanması amacıyla öngörülen süre altı ayı geçemez ve kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hakkında hapis cezasına hükmedileceği hususu şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyine ihtar olunur.
Eğer şiddeti uygulayan eş veya diğer aile bireyi aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise hâkim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini göz önünde bulundurarak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.
Bu Kanun kapsamındaki başvurular ve verilen kararın infazı için yapılan icraî işlemler harca tâbi değildir.
Madde 2 - (Değişik madde: 26/04/2007-5636 S.K./2.mad)
Koruma kararının bir örneği mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet Başsavcılığı kararın uygulanmasını genel kolluk kuvvetleri marifeti ile izler.
Koruma kararına uyulmaması halinde genel kolluk kuvvetleri, mağdurların şikâyet dilekçesi vermesine gerek kalmadan re'sen soruşturma yaparak evrakı en kısa zamanda Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirir.
Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararına uymayan eş veya diğer aile bireyleri hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar.
Fiili başka bir suç oluştursa bile, koruma kararına aykırı davranan eş veya diğer aile bireyleri hakkında ayrıca üç aydan altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.
Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir.
Madde 3 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 4 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

EK (2)
AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN
Kanun No: 4787
Kabul Tarihi: 09/01/2003
Resmi Gazete Tarihi: 18/01/2003
Resmi Gazete Sayısı: 24997
Madde 1 - Bu Kanunun amacı, aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir. Bu Kanun, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan aile mahkemelerine dair hükümleri kapsar.
Madde 2 - Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüz binin üzerindeki her ilçede, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülki sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir.
Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır.
Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur.
Madde 3 - Aile mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adli yargıda görevli, tercihan evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hâkimler arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır.
Madde 4 - Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:
1. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (Ek ibare: 14/04/2004-5133 S.K. 2.mad.) Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,
2. 20/05/1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,
3. Kanunlarla verilen diğer görevler.
Madde 5 - Her aile mahkemesine,
1. Davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yapmak ve sonucunu bildirmek,
2. Mahkemenin gerekli gördüğü hallerde duruşmada hazır bulunmak, istenilen konularla ilgili çalışmalar yapmak ve görüş bildirmek,
3. Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak,
Üzere Adalet Bakanlığınca, tercihan; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.
Bu görevlilerin bulunmaması, iş durumlarının müsait olmaması veya görevin bunlar tarafından yapılmasında hukuki veya fiili herhangi bir engel bulunması ya da başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması hallerinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar veya serbest meslek icra edenlerden yararlanılır.
Bu uzmanlar, 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenen hâkimin reddi sebeplerine göre reddolunabilir.
Madde 6 - Aile mahkemesi, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere görev alanına giren konularda:
1. Yetişkinler hakkında;
a) Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde uzlaştırmaya,
b) Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya,
c) Resmi veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye,
d) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye,
2. Küçükler hakkında;
a) Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya,
b) Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmi ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye,
c) Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya,
d) Genel ve katma bütçeli daireler, mahalli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye, karar verebilir.
Aile mahkemesince verilen bu kararların takip ve yerine getirilmesinde 5 inci maddeye göre atanan uzmanlardan biri veya birkaçı görevlendirilebilir. Bu kararlara uyulmaması halinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 113/A maddesi uygulanır.
Madde 7 - Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir. (Mülga fıkra:14/04/2004-5133 S.K. 3.mad) Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medeni Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.
Madde 8 - Adalet Bakanlığı taşra teşkilatında kullanılmak üzere ekli (1) ve (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvelin ilgili bölümlerine eklenmiştir.
Madde 9 - 1) 14/01/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki Sulh Hâkimi ibaresi Aile Mahkemesi Hâkimi olarak değiştirilmiştir.
2) 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (4) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (5) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmış ve mevcut (6) numaralı alt bendi (5) numaralı alt bent olarak teselsül ettirilmiştir.
4. Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde mahkeme veya hâkime verilen işleri,
Geçici Madde 1 - Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir.
Geçici Madde 2 - (Ek madde : 14/04/2004-5133 S.K. 4.mad) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte aile mahkemelerinde görülmekte olan ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan konularla ilgili dava ve işler yetkili ve görevli mahkemesine devredilir.
Yürürlük
Madde 10 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 11 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

SONUÇ

Aile mahkemeleri, henüz ülkemizde teknik altyapı, mevzuat ve mahkemelerde yer alacak uzmanlar bakımından tam olarak örgütlenememiş olsa bile, aile mahkemelerinin kurulması ülkemiz hukukunun çağdaş devletler hukuku seviyesine çıkmasında önemli bir adım olmuştur. (Arslan, 2010: 202). Bir ülkenin çağdaşlık seviyesi sadece aile mahkemelerinin oluşması ile değil, başta çocuklar, aileler, engelliler, yaşlılar, dezavantajlı gruplar dediğimiz kişilerin ihtiyaçlarını karşılarken onların refahını sağlamak, bireylerin iyilik halini gerçekleştirmek ve bu konuda yükselmekte, çağdaşlık belirtisini göstermektedir. Bu alanda hizmet veren profesyoneller ve kurumlar etkin olmalı, bireyde ve bireyin çevresinde değişim, gelişim yaratmak için bilgi, beceri ve değerlerini müracaatçı sistemine göre kullanmayı bilmelidir. Bütün bu alanlarda da sosyal hizmet uzmanı meslek elemanı olarak aktif bir şekilde rol ve görevlerini sosyal hizmetin işlevlerine göre yerine getirmelidirler. Hepimizin bildiği gibi sosyal hizmet uzmanının rolleri mikro, mezzo ve makro düzeylerde birbirinden farklı olabilmektedir. Bu roller müracaatçı sistemi ve çalışılan kuruluşa göre değişim göstermektedir ve aile mahkemelerinde mikro düzeyde çalışmalar yapılmaktadır. Aile mahkemesinde görev alan bir sosyal hizmet uzmanının mikro düzeydeki rollerini ve becerilerini ele almamız gerekirse; ilk olarak çatışmayı çözme becerisinin olması gereklidir. Çünkü uzman iki kişi arasında( anne ve baba) kalabilir. Uzmanın burada dikkat etmesi gereken konu bir tarafı tutup diğer tarafı ortada bırakmamaktır yani tarafsız olmaktır. Diğer bir yandan uzmanın ilişki kurma becerisinin olması gerekmektedir. Müracaatçısını dinlediğini, onu anladığını, karşı tarafa hissettirmeli ve müracaatçısı ile başarılı bir güven ilişkisi kurmalıdır. Bunun yanı sıra iletişimde unutulmaması gereken en önemli unsur empatidir. Yani müracaatçısının gözünden olayları anlayabilme, doğru yorumlayabilme becerisine sahip olmalıdır. Uzmanın sosyal incelemeler yapıp, sosyal inceleme raporu yazması, uzmanın profesyonelliğini göstermez. Boşanma davalarında; uzmanın en önemli rolü çocuğun üstün yararını çocuk hukuku kurallarından yola çıkarak çocuğun haklarını savunmaktır. Burada da SHU’ nun mikro düzeyde vakaya yönelik savunuculuk rolü vardır. SHU’ nun sahip olması gereken bütün rolleri profesyonel bir şekilde gerçekleştirmesi, müracaatçısı ile iyi bir iletişim kurması, sorunun ne olduğunu ortaya koymada büyük bir etkendir. Uzmanın bu rolleri müracaatçısı ile birlikte karşılıklı olarak başarıyla gerçekleştirmesi etkili bir müdahale planı ve başarılı bir uygulamayı beraberinde getirir.
Özellikle son yıllarda ailenin korunması ve güçlendirilmesine yardımcı olmak üzere açılan, Aile Danışma Merkezleri, üniversite bünyelerinde açılan aile hizmetleri, Ruh Sağlığı ve Kriz merkezleri, belediyelere bağlı olarak yürütülen aile hizmetleri ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yeni hizmetler sunmaya çalışmaktadırlar. Bu hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları, diğer meslek elemanlarıyla birlikte ekip anlayışı çerçevesinde ailedeki krizlerin tanımlanması ve tedavisinde, koruyucu önleyici çalışmalarda etkin roller üstlenebilir ve ailenin içinde bulunduğu durumu atlatmasına yardımcı olabilirler (Demiröz 2003:97). Ayrıca, boşanma sürecindeki bireylere yönelik ülkemizde yeni kurulan aile mahkemeleri, ihtisas mahkemeleri niteliğinde olup aile bütünlüğünün korunması ve belirli aile sorunlarını çözmek için hukuki destek mekanizmasını içerir. Aile mahkemelerinin kurulması devletin aile kurumuna verdiği önemle yakından ilgilidir. Ayrıca söz konusu mahkemelerde, hakimin uygun gördüğü davalarda mahkemede görevli psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanından rapor istenmekte ve böylece eşleri boşanmaya götüren nedenleri araştırıp evlilik birliğinin yeniden tesis edilmesi sağlanmaya çalışılmaktadır (Erkoyuncu 2007).

KAYNAKLAR 1) Arslan, A. S. (2010/1), Türk Aile Mahkemelerinin Yapısı ve Yargı Usulü, Ankara
Barosu Dergisi, Ankara, 2) Cılga, İ. (2008), Aile Mahkemelerinde Çalışma Yöntemi, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi Yayınları, Ankara, 3) Filiz, O. (2011), Aile Mahkemeleri Uygulaması ve Uygulamanın Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırması, Aile ve Toplum Dergisi, Nisan-Mayıs-Haziran, 4) Özel, Ç. ve Tatar, E. (2008-1), Aile Mahkemelerinin Yapısı ve Kararları Üzerine Genel Bir Değerlendirme, Sosyo Ekonomi Dergisi, Ocak-Haziran, 5) http://shb.baskent.edu.tr/ders_icerikleri_yazdir.html , 6) http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/1206.html , 7) http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ailemahkemeleri_shu.htm

Similar Documents

Premium Essay

Delvaux

...Market 8 A. Situation 8 a) Turnover 8 b) Prices 8 B. Target 9 C. Competitors 9 V. Assortment and Packaging 9 A. Most famous bags 9 B. Packaging 9 VI. Materials 9 A. Different sorts of leather 9 B. Different animals 10 C. Cleaning my bag 10 VII. Most latest news about Delvaux 10 A. Topman Salez quits at Delvaux 10 B. Illustrator Valentine De Cort creates a beautiful little picture book for the Madam Delvaux bag. 10 VIII. SWOT-Analysis 11 IX. References 12 Foreword I chose Delvaux for many reasons. First of all because, it is original a Belgian Brand. But most of all I love the brand because of it’s high level of craftsmanship. They have a lot of know how and intelligence. The designs the House makes are timeless with a very high quality of leathers. They are not humping on the trends they keep designing functional new creations. They have a certain hautain-look and that makes their Brand very strong. There is no room for unprofessionalism. Introduction History Charles Delvaux opened his first workshop in the centre of Brussels 1829. In 1883 the family were appointed official suppliers to the Royal Court, but less than 40 years later, after the end of the Great War, Delvaux no longer had the wherewithal to design or make its own bags, and the business was reduced to a single shop-front. The company was purchased in 1933 by a young entrepreneur then freshly returned from the Congo. Franz Schwennicke developed a vision of Delvaux...

Words: 3318 - Pages: 14

Free Essay

African-American Hate Crimes

...Hate Crimes Against African-American Tonja Charletta Cash 4/29/12 Hate Crimes Against African Americans Two African-American, 16 year old girls were walking home from a school function. They were walking through a predominately white neighborhood. One was wearing her school cheerleading outfit and the other was wearing a hoodie, and it was covering her head. Which one will be racially profiled? Hate crimes happen in small towns and large cities. They happen in every state: north, south, east, and west. They involve everything from simple graffiti to brutal murders. They may be called hate crimes, bias crimes, civil rights crimes, or ethnic intimidation. Hate crimes are crimes committed because of the race, releigion, sexual orientation, or other group memebership of the victim. The precise groups that are included in the definition of hate crime vary from jurisdiction to jurisdiction. African-Americans have been targeted for generations. There have been many white against black crimes, and police against black crimes. Has there been any improvement in the last 50 years? Racially motivated attacks agaist African-Americans rose more than 8% in 2008. While crimes...

Words: 1787 - Pages: 8

Free Essay

The Effect of Technology on Christianity: Blessing or Curse?

...The Effect of Technology on Christianity: Blessing or Curse? By Dale B. Sims Last Sunday I worshipped with approximately 4000 other Christians at my church. My wife and I parked about a quarter of a mile from the building. A shuttle bus picked us up and drove us to the doors of the church. We entered the large, well-lit building and walked into the sanctuary. From the back of the room I saw row upon row of stadium seats filled with people. Everyone was conversing with their neighbor, a happy buzz of words filling the air. We found two empty seats and sat down. In front of us was a stage. Seated on the stage was a fifty-piece orchestra. Next to the stage, on either side and up high on the walls, were two very large projection screens, about 20 feet by 20 feet. Messages and pictures continuously flashed across the screens providing information concerning upcoming events at the church. Soon the orchestra launched into a rendition of a familiar hymn. That signaled the start of a service that followed the same format familiar to most evangelical congregations. There was a time of welcome. Some more announcements were made by one of the ministers. Suddenly the lights dimmed in the sanctuary and the huge screens on the walls showed a video of a young woman who gave us her testimony to the saving grace of Christ in her life. The video stopped and a live camera feed showed her being baptized by our pastor. The worshippers clapped, some cried, and loud exclamations could be heard throughout...

Words: 4720 - Pages: 19

Premium Essay

Document 1

...Industrial Revolution, ca. 1780-1850 Chapters 22 (McKay) Study Guide Directions: Part I of the study guide will not be assessed as part of the Study Guide grade; however, it is a crucial component of the Course Notebook grade. You are required to provide a 2-3 sentence identification of each term that appears below. This identification should include a basic definition of the term (who, what, where, when) and also a statement of significance (So what?). After each unit, you should print these terms and place them in your Course Notebook. At times, I will ask you to bring these notebooks to class so that I can check your progress in this matter. Part I Identifying Key Terms Notable People Thomas Malthus David Ricardo Andrew Ure Henry Cort James Hargreaves (spinning jenny) Richard Arkwright (water frame) Robert Owen James Watt (steam engine) Friedrich List George Stephenson Friedrich Engels Terms and Events Industrial Revolution Great Exhibition of 1851 Chartist movement Capital Capitalism Luddites Protective tariff Trade union Mass production Domestic system Separate spheres Zollverein Factory Act of 1833 Combination Acts Parish Apprentices Grand National Consolidated Trades Union Craft union Economic nationalism Class-consciousness Mines Act of 1842 Urbanization Part II Review Questions Directions: Check your understanding of this chapter by answering the following questions in about four-five well written and effective sentences each...

Words: 1662 - Pages: 7

Premium Essay

Euthanasia

...Cambridge University Press 0521804167 - Euthanasia, Ethics and Public Policy: An Argument Against Legalisation John Keown Frontmatter More information EUTHANASIA, ETHICS AND PUBLIC POLICY An Argument against Legalisation Whether the law should permit voluntary euthanasia or physicianassisted suicide is one of the most vital questions facing all modern societies. Internationally, the main obstacle to legalisation has proved to be the objection that, even if they were morally acceptable in certain hard cases, voluntary euthanasia and physician-assisted suicide could not be effectively controlled; society would slide down a slippery slope to the killing of patients who did not make a free and informed request, or for whom palliative care would have offered an alternative. How cogent is this objection? This book provides the general reader (who need have no expertise in philosophy, law or medicine) with a lucid introduction to this central question in the debate, not least by reviewing the Dutch euthanasia experience. It will interest readers in any country, whether for or against legalisation, who wish to ensure that their opinions are better informed. john keown is Senior Lecturer in the Law and Ethics of Medicine, Faculty of Law, University of Cambridge. His previous publications include Abortion, Doctors and the Law (1988) and Euthanasia Examined (1995). © Cambridge University Press www.cambridge.org Cambridge University Press 0521804167 - Euthanasia, Ethics and...

Words: 3306 - Pages: 14

Free Essay

Hello

...Stress management What is it? Lephuong Ong, Wolfgang Linden[pic], [pic]and Sandra Young Department of Psychology, University of British Columbia, 2136 West Mall, Vancouver, BC, Canada VT 1Z4 Received 8 October 2002;  accepted 4 March 2004.  Available online 20 February 2004. Abstract Stress management (SM) is a widely used term with a seemingly obvious meaning. The research literature contains many studies evaluating its effectiveness, but it is not clear how many different forms of SM exist and how efficacious they are for which target problem. One hundred and fifty-three studies on SM were analyzed to determine consensus in definitions and therapy protocols. Results showed that a typical delivery format exists (mostly group form, 8–10 sessions in length and multitechnique), but the number of techniques used was very large, techniques were inconsistently labeled are often poorly described. It is concluded that in outcome research, the term "stress management" is operationally defined with such variability that comparisons of SM outcome studies are not meaningful at this time. Author Keywords: Stress management; Arousal reduction; Coping; Therapy outcome [pic] Article Outline • Introduction • Methods • Results • Typical components of SM interventions • Imagery, relaxation and meditation • Cognitive–behavioral approaches • Systemic approaches • Discussion • Acknowledgements • References [pic] Introduction This paper questions...

Words: 3469 - Pages: 14

Premium Essay

Digital Marketing

...Berkshire’s Corporate Performance vs. the S&P 500 Annual Percentage Change in Per-Share in S&P 500 Book Value of with Dividends Berkshire Included (1) (2) ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ...................................

Words: 13839 - Pages: 56

Free Essay

Make Sure You'Re Right, Then Go Ahead

...Red Feather Journal 73 “Be Sure You're Right, Then Go Ahead”: The Davy Crockett Gun Craze by Sarah Nilsen In April 2005, sixty thousand members of the National Rifle Association gathered in Houston, Texas for their 134th Annual Meeting. The keynote speaker for the event was embattled U.S. House Majority Leader, Representative Tom De Lay. After his speech, De Lay was joined on stage by Lee Hamel dressed as Davy Crockett in full buckskin attire and a coonskin hat. Hamel presented De Lay with a handcrafted flintlock rifle that he had made for the event with his mentor, Cecil Brooks. The presentation of the reproduction rifle to De Lay is part of a long NRA tradition that began in 1955 when Walt Disney‟s Davy Crockett series first appeared on television. When Charlton Heston received his handcrafted flintlock rifle in 1989, he uttered his famous words, “From my cold dead hands.” President Ronald Reagan and Vice President Dick Cheney also joined the list of those who received facsimile Davy Crockett flintlock rifles from a man dressed in Crockett buckskin attire. This tradition is part of the NRA‟s efforts to represent the gun as a key instrument in the founding of the United States. It secured this ideological representation in part by appropriating the mythology of early American heroes like Davy Crockett. Davy Crockett became emblematic of the gun mythology of early American life. This mythology was synergized by the NRA and popularized through children‟s television...

Words: 8084 - Pages: 33

Free Essay

Stress Managements

...Stress management Abstract Stress management (SM) is a widely used term with a seemingly obvious meaning. The research literature contains many studies evaluating its effectiveness, but it is not clear how many different forms of SM exist and how efficacious they are for which target problem. One hundred and fifty-three studies on SM were analyzed to determine consensus in definitions and therapy protocols. Results showed that a typical delivery format exists (mostly group form, 8–10 sessions in length and multitechnique), but the number of techniques used was very large, techniques were inconsistently labeled are often poorly described. It is concluded that in outcome research, the term "stress management" is operationally defined with such variability that comparisons of SM outcome studies are not meaningful at this time. Author Keywords: Stress management; Arousal reduction; Coping; Therapy outcome [pic] [pic] Introduction This paper questions whether or not stress management (SM) researchers agree on what SM is, what the necessary treatment ingredients are and whether or not comparisons of different studies using SM are possible and meaningful. Previous experience with the conduct of controlled studies of SM for health outcomes [1 and 2] and the desire to continue this line of research motivated us to begin examining the efficacy of SM with the possible goal of conducting a meta-analytic review. A minimal, yet pivotal, requirement for considering meta-analysis...

Words: 3550 - Pages: 15

Free Essay

Barcelona

...Barcelona the city of my dream Barcelona is the city of my dreams and I hope to have the opportunity to visit this it. This city is best place for tourism because of its monument, climate and soccer. First and foremost, Barcelona can be described as an ancient city in Spain, rich in civilization. There are lots of memorials in its museum, covering the most of the historic events. You can enjoy its monuments too. Barcelona has been well-known by its historic buildings. There are lots of eye-catching structures visible throughout the city. Many famous architects have displayed their abilities by developing amazing buildings and make it be one of the most interesting cities for tourism interested in monuments like me. Second, Barcelona enjoys a Mediterranean climate with mild- cool winter and warm summer suitable for sunbathing. It has several beaches around the city. Snowfalls are not prevalent in the city but those are common on the outskirts of the city. its humid weather is so pleasant and often producing no rain. It is a sunny city and suitable for me to travel. Last but not least, Barcelona has a long sporting tradition specially soccer. FC Barcelona is a sport club best known worldwide for its soccer team and I am one of its dedicated fans. Messi, who is chosen as the best soccer player in the world, is playing in this team. "camp nou" is FC Barcelona stadium and lots of matches will be held in there every year. Being in "camp nou" and seeing...

Words: 4595 - Pages: 19

Premium Essay

Franchising

...Journal of Retailing 87 (3, 2011) 253–268 Franchising Research Frontiers for the Twenty-First Century Rajiv P. Dant a,∗ , Marko Grünhagen b,1 , Josef Windsperger c,2 a Michael F. Price College of Business, The University of Oklahoma, 307 West Brooks, Norman, OK 73019-4001, USA b Eastern Illinois University, School of Business, 4002 Lumpkin Hall, Charleston, IL 61920, USA c Center of Business Studies, University of Vienna, Brünner Strasse 72, A-1210 Vienna, Austria Abstract About four decades ago, during the formative years of the franchising industry, visionary authors like Oxenfeldt and Kelly (1968) and Ozanne and Hunt (1971) proposed a rich slate of research agenda which still continues to guide some of the contemporary scholarship in the franchising domain. This article (1) explicates some of the unique features of the franchising context that presumably inspired these pioneering authors, (2) discusses four established elements of ontology unique to franchising and isolates the remaining research gaps therein, (3) specifies a new slate of more contemporary research agenda for future scholarship, and (4) concludes with a brief discussion of the ten articles featured in this Special Issue of the Journal of Retailing dedicated to the theme of Franchising and Retailing. © 2011 Published by Elsevier Inc on behalf of New York University. Keywords: Franchising Research Agenda; Research Frontiers; Mixed Motives Context; Asymmetrical Power Setting; Twenty-First Century ...

Words: 11870 - Pages: 48

Free Essay

Or Walks

...10 GREAT WALKS IN OUR FAVORITE CITIES THERE’S NO BETTER WAY TO EXPLORE A CITY than wandering its streets and alleys, from terracotta-hued palaces, picturesque squares, and baroque architectural showstoppers in Rome, to the modern glass towers, 19th-century limestone man­ ions, and secret, pocket-size parks of s Manhattan. We’ve gathered 10 fabulous walks in our favorite cities in the United States and Europe, so put on your comfy shoes and hit the streets. 1/4 mile W. Wacker Drive S. Water Street Lake Street Clark St. James R. Thompson Center END CLARK River Chicago Union Station The Great Fire of 1871 could have been the death of Chicago, but instead it proved to be a grand rebirth, as renowned architects rebuilt the city’s skyline. Today it’s Chicago’s most aweinspiring attribute. Start with the Willis Tower, a 1,454-foot giant that was the world’s tallest building when completed in 1973. Next, head to South LaSalle St. and the Rookery Building. This 12-story stunner, completed in 1888 ADAMS L Jackson Blvd. JACKSON Monadnock Building L L LIBRARY Van Buren Street LASALLE 224 S. Michigan Ave. Auditorium Theatre LaSalle St. Station Harrison St. in 1889 that still hosts performances. Double back to Jackson and Dearborn to see the geometric, 4.6-acre Federal Center, completed in the early 1970s by Mies van der Rohe. Don’t miss the graceful slopes of Chase Tower, built in 1969 as the First...

Words: 7234 - Pages: 29

Premium Essay

Warren Buffett 2005 Study Case

...UVA-F-1483 Version 2.3 WARREN E. BUFFETT, 2005 On May 24, 2005, Warren E. Buffett, the chairperson and chief executive officer (CEO) of Berkshire Hathaway Inc., announced that MidAmerican Energy Holdings Company, a subsidiary of Berkshire Hathaway, would acquire the electric utility PacifiCorp. In Buffett’s largest deal since 1998, and the second largest of his entire career, MidAmerican would purchase PacifiCorp from its parent, Scottish Power plc, for $5.1 billion in cash and $4.3 billion in liabilities and preferred stock. “The energy sector has long interested us, and this is the right fit,” Buffett said. At the announcement, Berkshire Hathaway’s Class A shares closed up 2.4% for the day, for a gain in market value of $2.17 billion.1 Scottish Power’s share price also jumped 6.28% on the news2; the S&P 500 Composite Index closed up 0.02%. Exhibit 1 illustrates the recent share-price performance for Berkshire Hathaway, Scottish Power, and the S&P 500 Index. The acquisition of PacifiCorp renewed public interest in its sponsor, Warren Buffett. In many ways, he was an anomaly. One of the richest individuals in the world (with an estimated net worth of about $44 billion), he was also respected and even beloved. Though he had accumulated perhaps the best investment record in history (a compound annual increase in wealth for Berkshire Hathaway of 24% from 1965 to 2004),3 Berkshire paid him only $100,000 per year to serve as its CEO. While Buffett and other insiders controlled...

Words: 7766 - Pages: 32

Premium Essay

The Ready- to- Eat Breakfast Cereal Industry in 1994 (a)

...Harvard Business School 9-795-191 Rev. February 14, 1997 The Ready-to-Eat Breakfast Cereal Industry in 1994 (A) All is not well in the land of Tony the Tiger.1 In early 1994, the ready-to-eat (RTE) breakfast cereal industry had reached a critical turning point in its evolution. In an industry historically characterized by stability and above average profitability, slowing demand growth and a surge in private label sales threatened to undermine the dominant positions of the Big Three: Kellogg, General Mills, and Philip Morris. The 1993 year-end statistics showed that industry sales growth had slowed to under 2%, while private labels had topped 5% market share by sales and 9% by volume for the first time. Price increases by the Big Three had widened the gap between branded and private label products. The competitors had traditionally avoided destructive head-to-head competition, but this mutual restraint appeared to be crumbling. Each of the firms faced major decisions going forward about whether to break with the industry’s lock-step moves and how to deal with the threat of private labels. History of the RTE Breakfast Cereal Industry2 The ready-to-eat breakfast cereal industry got its start in 1894, when Dr. John Kellogg and his brother W.K. Kellogg invented wheat cereal flakes in an attempt to make whole grains appealing to the vegetarian clients of the Seventh-Day Adventist sanitarium Dr. Kellogg ran in Battle Creek, Michigan. 3 W.K. went on to invent the corn flake...

Words: 9018 - Pages: 37

Free Essay

Re: Team Member Post 2

...15 Organizational Change LEARNING OBJECTIVES After reading this chapter, you should be able to: 1. Describe the elements of Lewin’s force field analysis model. 2. Outline six reasons why people resist organizational change. 3. Discuss six strategies for minimizing resistance to change. 4. Outline the conditions for effectively diffusing change from a pilot project. 5. Describe the action research approach to organizational change. 6. Outline the “Four-D” model of appreciative inquiry and explain how this approach differs from action research. 7. Explain how parallel learning structures assist the change process. 8. Discuss three ethical issues in organizational change. 444 Part Four Organizational Processes Umpqua Bank’s transformation from a sleepy community bank to a regional leader illustrates many of the strategies and practices necessary to successfully change organizations. It reveals how CEO Ray Davis created an urgency to change, minimized resistance to change, built the new model from a pilot project that was later diffused throughout the organization, and introduced systems and structures that reinforced employee behaviors consistent with the new banking model and company culture. Although Umpqua’s transformation sounds as though it was a smooth transition, most organizational change is messy, requiring considerable leadership effort and vigilance. As we will describe throughout this chapter, the challenge of change is not so much in deciding which...

Words: 12718 - Pages: 51