Free Essay

Türkiye'Deki Medya Kuramları

In:

Submitted By mustafadulger
Words 478
Pages 2
Türkiye’de basının kullandığı medya kuramlarına birçok örnek verebiliriz ve hiçbirisi kesin olarak “budur” cevabını veremez. Genel perspektife baktığımızda sürekli iktidar-medya ilişkisinin sıkı bir iş birliği içerisinde olduğunu ve dönemin iktidarına göre medyada şekil aldığı bariz bir gerçektir.

Özgürlükçü ya da Liberal Kuram, basının çoğunlukla özel ellerde olması ile açıklanabilir. Basının en önemli iki rolü vardır. Birincisi toplumun gereksinim ya da ihtiyaçlarını karşılamak, ikincisi ise hükümeti kontrol etmek. Otoriter Kuram’a karşı geliştirilen Liberal Kuram, akılcılığı ön plana çıkarır. İnsanların hata yapabileceğini ve bu hatalarını düzeltebilme yetilerinin bulunduğunu kabul eder. Özgürlükler temeline dayanan bu görüş, çok sesliliğin gerekliliğine vurguda bulunur.

Gelişmeci Kuram, adıyla da ilişkili olarak gelişmekte olan ülkelerdeki medyanın belirli ekonomik ve siyasi kalkınma hedefleri yönünde ulusal gelişmeyi desteklemesi ve teşvik etmesi anlayışına dayanır. Burada gazeteciler modernleşmenin aracı olarak tanımlanır. Ulusal kalkınma için devlet medyayı yönlendirebilir ya da sınırlandırabilir. Doğrudan ya da dolaylı olarak medyayı denetleyebilir, ekonomik yönden destekleyebilir ya da kayırabilir. Bu anlamda basın özgürlüğü, ekonomik öncelikler ve sosyal kalkınma lehine, ulusal çıkarlar adına kısıtlanabilir. Gazeteciler haber ve bilgi almada özgür, ancak bunları yayınlamada sorumluluk sahibidir. Bu anlamda bakıldığında da belki Türkiye’deki medya ortamının Gelişmeci Medya Kuramı’na diğerlerinden belki de daha yakın olduğu söylenebilmektedir. Ancak yine de “budur” denilememektedir. Suskunluk Sarmalı'nın en çok tartışma gündemine geldiği dönemler, genellikle siyasal seçimlerdir. Çünkü seçim dönemlerinde medyanın hangi konuların önemli ve öncelikli olduğuna ilişkin gündemi belirleme etkisinin şu ya da bu şekilde siyasal adaylara yönelik tutumları ve oy verme davranışını etkilemektedir. Gündem Belirleme Kuramı, gündeme gelmenin ya da bir konuyu gündeme getirmenin önemine işaret eder. Medyanın gündeme getirdiği konuları savunan siyasal adaylar, seçmenlerin gözünde daha önemli ve öncelikli kişiler haline gelir. "Trene bindirme" ya da "herkes bunu yapıyor" adlarıyla bilinen propaganda teknikleri de aynı amaca hizmet eder. Herkesin yaptığı şeyi, diğerlerinin de yapmasını söyler. "Bakın etrafta herkes bu adaya oy veriyor, siz de oy verin, çoğunluğa katılın, yalnız kalmayın, azınlığa düşmeyin, yanlış yapmayın" mesajını verir.

Seçim dönemlerinde birbiri ardına gündeme gelen kamuoyu anketleri de bir anlamda kimin çoğunlukta ve kimin azınlıkta olduğunu gösterir. Propaganda teknikleri anlamında bu anket sonuçları, "trene bindirme" etkisine neden oldukları için eleştirilir ve "propaganda aracı olarak kullanıldıkları" ve aslında gerçeği yansıtmadıkları gibi görüşler ortaya atılır. Suskunluk Sarmalı Kuramı açısından da kamuoyu anketleri, "hangi partiye oy vereceğini söylemenin ya da çoğunluktaki partiye oy vermenin -normal- karşılanacağının anlaşılması" anlamındaki etkiye işaret eder.

Türkiye’de sermayenin yoğunlaşması ve tekelleşmeyle birlikte, siyasetin şekillenmesi ve toplumun siyasal olarak yönlendirilmesinde medya önemli bir güç haline gelmiştir. Kimi medya kuruluşlarının sahipleri belli siyasal hareketleri destekleyip, onlarla menfaat ilişkisine girerken; kimi medya sahipleri de doğrudan kendileri siyasal hayata atılarak, kontrol ettikleri medyayı amaçlarını gerçekleştirmede bir araç olarak kullanmaktadır. İtalyan medya patronu Berlusconi’nin, İtalya’da sahibi olduğu medyanın desteğiyle başbakanlığa yükselmesi, bu duruma somut bir örnek oluşturmaktadır. Türkiye’de ise, 3 Kasım 2002 genel seçimleri öncesinde Genç Parti’yi kuran ve sahibi olduğu medya kanalları vasıtasıyla propaganda faaliyetini sürdüren Cem Uzan benzer bir hedefi ve eğilimi sergilemektedir.

Mustafa Dülger

Similar Documents

Free Essay

Turkiye-Cin-Dogu Turkistan

...Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti İlişkilerinde Doğu Türkistan Sorunu The Question of Eastern Turkistan in Turkey-People’s Republic of China Relations R. Kutay Karaca* Özet Türkiye’nin Batı uygarlığının bir parçası olduğu fikri akademik, siyasal ve ekonomik çevreler tarafından sıklıkla vurgulanan bir argüman olmuştur. Bu argümanla Türkiye’nin Asya’daki etki alanı göz ardı edilmiştir. 1990’lı yılların başında Batı Türkistan’daki cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını kazanmaları, 11 Eylül saldırısı ve Asya’nın sürekli ivme kazanan gelişimi Türkiye’deki çevrelerin de bir nebze olsun Asya’ya yönelmelerine sebep olmuştur. Asya’nın en büyük, geleceğin süper gücü olmaya aday Çin Halk Cumhuriyeti ile olan ilişkiler ise hep ekonomik çerçeve içinde incelenmeye çalışılmış, diğer sorunlar fazla incelenmemiştir. Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında ikili ilişkilerde sürekli gündeme getirilen sorunların başında Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin durumları yer almaktadır. Anahtar Kelimeler; Doğu Türkistan, Batı Türkistan, Uygurlar, Türkiye, Çin Halk Cumhuriyeti. Abstract The academic, political and economic milieu always emphasize that Turkiye is the part of the Western civilization. Turkiye’s influence on Asia ruled out this idea till the end of the Cold War. The independence of Western Turkistan republics, the September 11 attacks and Asia’s permanent growth affected these environments. On the other hand, most of the studies concerning the regional power in Asia and promising...

Words: 8856 - Pages: 36